| Açıkçası, son beş yılımı Amerika'nın en büyük şirketlerinden biri olan CEO'yu yöneterek geçirdiğim için özür dileme gereği duymuyorum. | Open Subtitles | - بصراحة أنا لا أشعر بأى داع للإعتذار عن الطريقة التى أمضيت بها وقتى على مدار الخمس سنوات كرئيس مجلس إدارة ورئيس |
| Onun özür dileme şekliydi bu | Open Subtitles | و أظنها كانت طريقته للإعتذار عن طباعه |
| Bunun için özür dilemene gerek yok ki. | Open Subtitles | لست مضطراً للإعتذار عن هذا |
| Bones, düşündüğün şeyler için özür dilemene gerek yok. | Open Subtitles | أنتِ لستِ مضطرة للإعتذار عن) الأشياء التي تفكرين بها |
| Hem o hapishane bölümü için özür diledi, hem de bir şey istedi. | Open Subtitles | للإعتذار عن برنامج السجن، وكان لديه طلب. |
| Peki, sorun değil. Çin Mahallesinde olanlar için özür dilemeye geldim. | Open Subtitles | إسمع, لقد جأت فقط للإعتذار عن ما حدث في الحي الصيني |
| Onun da özür dileme şekli buydu sanırım. | Open Subtitles | و أظنها كانت طريقته للإعتذار عن طباعه |
| Ve neden daha sonrasında Margo'ya gidip çekimi kaçırdığı için özür diledi? | Open Subtitles | -ولمْ تذهب لـ(مارجو) بعد ذلك للإعتذار عن تفويت العمل؟ |
| Aslında, her şey için özür dilemeye gelmiştim. | Open Subtitles | في الحقيقة ، أنا كنتٌ فقط آتي للإعتذار عن كل شيء |
| O yüzden buradayım. Abarttığım için özür dilemeye geldim. | Open Subtitles | أعلم، لهذا جئت للإعتذار عن المبالغة. |