| Böylece sizlere bu örgütsel ağ adalarından örnekler verdim ama ağlar sadece büyük olduklarında ilgi çekici hale gelirler. | TED | بالتالي هذه الأمثلة التي ضربتها لكم هي هذه الجزر من الشبكات المتداخلة. والشبكات مثيرة للإهتمام إذا كانت هي كبيرة. |
| Bu otomatın öyküsü eğer kargalar hakkında bilginiz varsa daha ilgi çekici oluyor. | TED | لكن قصة آلة البيع مثيرة للإهتمام قليلاً اذا كنتم تعرفون أكثر عن الغربان. |
| Yani, bir ihtimal ben de çok enteresan biri haline gelebilirim. | Open Subtitles | لذا الفرص هي سينتهي بي الحال بكوني شاباً مثيراً للإهتمام جداً. |
| Sıradan, katil bir vampirden çok daha ilginç bir şey. | Open Subtitles | شئ مُثير للإهتمام أكثر من الركض وراء القاتلين مصّاصي الدماء |
| Araba verilmesine karşı çıkarkenki gerekçesi çok ilginçti. | TED | لم يكن ليؤمّن العربة، وكان لديه إعتراض مثير للإهتمام. |
| Daha kötüsünü yapacağını söylemen garip bir savunma şekli. Savunma mı? | Open Subtitles | إنه أسلوب دفاع مثير للإهتمام بقولك أنك كنت لتكون أعنف منه |
| Bense daha çok ilgiye hasret kaldığı için öldüren biri olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | بدأتُ الإعتقاد أنّه رجل مُتضرّر بشدّة الذي يقتل من خلال الحاجة للإهتمام. |
| Yani tüm bu bulgular muteber ve sağlamdır ve de oldukça ilginçtir. | TED | إذاً، كل هذه النتائج موثوقة و قوية، و هي مثيرة جدأ للإهتمام. |
| Hayır ama tutukladıkları adamın isminin baş harfleri özellikle ilgi çekici. | Open Subtitles | لا ، ولكن الشخص الذي اعتقلوه احرف اسمه الاولية مثيرة للإهتمام |
| Hâlâ arıyoruz ama önümüzde gayet ilgi çekici seçenekler var. | Open Subtitles | لا نزال نبحث ولكن لدينا بعض الإحتمالات المثيرة حقاً للإهتمام |
| Bu da gerçekten her türlü ilgi çekici ve egzotik malzemeyi barındıran bir suşi bara dönüşüyor. | TED | فقد تحول إلى مطعم للسوشي بالطبع مع جميع أنواع المكونات المثيرة للإهتمام والغريبة حقًا. |
| Gutterberg İncil'inin bir kopyasına sahip olmadan kitaplar hakkında konuşmak çok da ilgi çekici olmaz. | TED | ولن يكون مثيراً للإهتمام الحديث عن بدايات الكتب بدون الحصول على إنجيل غتنبرغ. |
| Her ikiniz de etrafdaki en az ilgi çeken erkeklere aşık oldunuz! | Open Subtitles | كلاكما أحببتما أقل الأشخاص إثارة للإهتمام |
| Diyorum ki, bu enteresan bir konu olsa da soruşturmamızın dışında. | Open Subtitles | أنا أقول إنّها حقيقة مثيرة للإهتمام التي لا علاقة لها بقضيّتنا |
| Değerlendirmeye başlamadan önce, elimde çok enteresan bir taslak var. | Open Subtitles | قبل أن يبدأ الحكم لدي مجموعة من المخططات المثيرة للإهتمام |
| enteresan bir fikirdi. Benden gidip traş olmamı istedi. | TED | يبدو الأمر مثيرا للإهتمام. طلب مني أن أذهب وأحلق. |
| Bununla birlikte, laptopuna girmeyi başardım ve çok ilginç bir şey buldum. | Open Subtitles | مع ذلك، لقد دخلت إلى حاسوبه و وجدت شيء مثير جداً للإهتمام. |
| Buna diğer motosikletçilerin tepkisi çok ilginçti. | Open Subtitles | ردة فعل الراكبين الآخرين كانت مثيرة للإهتمام |
| Ve biz bu yapıştırıcının garip bir şekilde iki fazlı olabileceğini keşfettik. | TED | واكتشفنا أن هذا الغراء قد يكون خليط لمرحلتين مثيرة للإهتمام. |
| Sizce bekar yetişkin bir erkeğin ilgiye ihtiyaç duyan genç ve güzel bir kızın etrafında olması akıllıca mı? | Open Subtitles | أتظنّين أنه من الحكمة وجود ذكر بالغ غير مرتبط يحول حول فتاة مراهقة جميلة، حيثُ أنها من الواضح تتوق للإهتمام بشدّة؟ |
| - ...sosyal ilişkilerdeki kırılma. - Hepsi çok ilginçmiş, Peter. | Open Subtitles | ...إنهيار الروابط الاجتماعية كل هذا مثير جداً للإهتمام يا بيتر |
| İlgili olan başkaları var hala, yani anlaşamazsak sorun değil. | Open Subtitles | لا يزال هنالك غيرهم مثيري للإهتمام . إذا كنت لاتوافق |
| Bu dilden bir kaç söz duymak ilgimi çeker. | Open Subtitles | سيكون من المُثير للإهتمام سماع مثال من هذه اللغة |
| Sen ortaya çıktığından beri işler çok ilginç hâl aldı. | Open Subtitles | الأشياء بدأت بالتأكيد تصبح أكثر إثارة للإهتمام منذ أن ظهرت. |
| Bu ilginç işte. | Open Subtitles | هذا مثير للإهتمام |
| Affedersiniz. Beni tanımadığınızı biliyorum ama oldukça ilginç birine benziyorsunuz. | Open Subtitles | عذراً، أعرف بأني لا أعرفك، ولكنك تبدين شخصية مثيرة للإهتمام |