| Bu yoldan bir sürü örnekler aldık ve laboratuvarda test ettik. | TED | و قد أخذنا مجموعة من العينات من هذا الطريق و أخضعناها للاختبار في المعمل |
| Sırf uyduları test etmek için onları uzaya bile gönderdik ve uydularımızı ölçekli üretmeyi öğrendik. | TED | بل أننا نرسلها للفضاء للاختبار فقط وتعلمنا كيفية بنائها على نطاق واسع |
| sınava girme fikri, elini ocakta yakmana neden oluyorsa yardıma ihtiyacın var. | Open Subtitles | لو أن فكرة ذهابكِ للاختبار , سوف تجعلكِ تحرقين نفسكِ فأنتِ تحتاجين إلى المساعدة |
| Muhtemelen herkes, girmek üzere olduğumuz sınava çalıştığı içindir. | Open Subtitles | حسنا, كل من هنا كان يدرس للاختبار الذي سنجريه |
| İnsanlar üzerinde Deneme aşamasına çok uzaktık ama evet, hedef buydu. | Open Subtitles | كنا على بعد سنين طويلة للاختبار على البشر ولكن ، كان ذلك هو الهدف |
| Fakat testi yapanların genel yaklaşımını analiz etmek psikolojilerinin gerçek iç yüzünü anlamayı sağladı. | TED | ولكن تحليل النظرة الشاملة للخاضعين للاختبار نتج عنه نظرة واقعية لنفسياتهم. |
| Sıra bana gelirdi, teste katılırdım ve her birinde uyuyakalırdım. | TED | فآتي إليهم وأخضع للاختبار وأنام في كل اختبار. |
| - Geçen gün seçmelere katılmıştım. - Hatırlıyorum. | Open Subtitles | . خضعت للاختبار قبل اليوم . اتذكر |
| Gelecek haftaki telafi sınavına girmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | ليس عليك الذهاب للاختبار قبل الأسبوع القادم |
| Ne yazık ki sicim teorisi günümüzde hala test edilemiyor. | TED | للأسف، فنظريات الوتر غير قابلة للاختبار إلى الآن. |
| Ve sadece açıklamalar iyi oldukları sürece test edilebilirlikleri tartışılabilir. | TED | ومايهم هو فقط عندما تكون التفاسير جيدة لدرجة تتيح أهمية كونها قابلة للاختبار |
| Birincisi iyi bilinir: test edilemeyen teoriler. | TED | الأول معروف جيداً: وهو النظريات الغير قابلة للاختبار |
| Bugün test edildiğini biliyorum. Umarım kimseyi etkilemeye çalışmıyorsundur. | Open Subtitles | أعرف أنك تخضعين للاختبار اليوم و آمل ألاّ تكوني تثيرين إعجاب أحدهم |
| Bir gemiye bomba koyduysa test amaçlı olabilir. | Open Subtitles | اذا وضعت قنبلة على السفينة فهذا يعني للاختبار |
| Dün gece sınava çalışmadığın zaman nerede olduğunu arkadaşlarına söyledin mi? | Open Subtitles | هل أخبرت صديقاتك أين كنت ليلة أمس عندما لم تكون تدرسين للاختبار |
| Bu sınava girmeye hak kazanmanın ne kadar zor olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | كان من الصعب جدا بالنسبة لك أن تتخذ الشجاعة للاختبار |
| Hatta sonraki sınava hazırlanmak için, akademideki birkaç antrenman çalışmasına yazıldım. | Open Subtitles | اجل في الواقع لقد سجلت لدورتين تدريبيتين بــ الأكاديميةِ لــ أكون جاهزة للاختبار البدني القادم |
| ...böylece kartı 'buz kutusu'ndan 'süreç' sütununa koyuyoruz ve 'Deneme' için hazır olana kadar orada kalacak. | Open Subtitles | في هذه الخطوة ننقل البطاقة من عامود"البرّاد"، إلى عامود "التقدّم" و تبقى هناك إلى أن تكون جاهزة للاختبار. |
| Deneme için kullanacağımız burrito. | Open Subtitles | هذا بوريتو للاختبار. |
| Tırnaklar DNA testi için yeterli değil. | Open Subtitles | لكن الأظافر لا تسفر عن الحمض النووي قابلة للاختبار. |
| Neyse en azından Sam'in testi daha iyi gidiyor. | Open Subtitles | على أي حال، سام الاستجابة بشكل أفضل للاختبار. |
| Düşük UV üniteleri tamamlandı. teste hazırız. | Open Subtitles | انتهينا من إعداد وحدات الأشعة فوق البنفسجية السفلية جاهزون للاختبار |
| Perşembe günü yapılacak seçmelere gelmelisin. | Open Subtitles | يجب أن تأتين للاختبار يوم الثلاثاء. |
| Akademi sınavına girdi. | Open Subtitles | لذا خضع للاختبار الأكاديمية وعمل بجهد كبير |
| Kurstan sorumlu geri zekalı kadına sınav tarihini ayarlatamadım bir türlü o kadar. | Open Subtitles | لا يمكنني الإتصال بالمرأة اللعينة التي تُدير المدرسة لكي تُحدّد موعداً للاختبار. |