| Buraya nasıl geldiğiyle ilgili gerçeği söyleyemeyeceğine göre, doğaçlama yapmak zorundaydım. | Open Subtitles | ونظراً لعدم إمكانيته كشف حقيقة كيفية مجيئه إلى هنا، اضطررتُ للارتجال |
| Ve bu nedenle doğru şeyi yapma iradesi en az doğaçlama ve istisna bulma ahlaki yeteneği kadar önemlidir. | TED | لذا ان الرغبة بالقيام بالامر الصحيح هي هامة جداً .. بنفس المهارة الخلقية للارتجال ولايجاد الاستثناءات |
| doğaçlama yapabilirsin, sende bu yetenek var, biliyorsun kendini zorlama. | Open Subtitles | لكنه يعطينا مساحة لا بأس بها للارتجال |
| Jimmy, sen de doğaçlama isteği göstermelisin. | Open Subtitles | يجب ان تكون جاهز للارتجال جيمي |
| Her zaman doğaçlama yapmaya hazır olmalısın. | Open Subtitles | ينبغي للمرء أن يكون جاهزًا للارتجال. |
| Hiçbir şey olmadı. doğaçlama yapmamız gerekiyordu. | Open Subtitles | لم يحدث شيئاً ، احتجنا للارتجال |
| doğaçlama olmasın. | Open Subtitles | لا مجال للارتجال مطلقا |
| Bazen doğaçlama çözümler en iyisidir. | Open Subtitles | ترومان". أحياناً تضطر للارتجال. |
| Belki de doğaçlama yapmanın tam sırasıdır. | Open Subtitles | -الآن هو الوقت المناسب للارتجال |
| doğaçlama yapma zamanı. | Open Subtitles | حان الوقت للارتجال |
| Bu doğaçlama karşıtı. | Open Subtitles | هذا معادٍ للارتجال |
| doğaçlama yapmam gerekti. | Open Subtitles | .اضطررت للارتجال |
| Tamam, doğaçlama saldıracağız. | Open Subtitles | حسناً، سنضطر للارتجال |
| doğaçlama için her zaman yer vardır. | Open Subtitles | هناك دائما مجال للارتجال |
| - Al sana doğaçlama yapma fırsatı. | Open Subtitles | -هاهي فرصتكَ للارتجال ! أحاول |
| Al sana doğaçlama yapma fırsatı. | Open Subtitles | ! -هاهي فرصتكَ للارتجال ! |