| Kafam karıştı şimdi. Dünden dolayı özür dilemeye mi geldiniz? | Open Subtitles | أنا مشوش قليلاً، أنتِ هنا للاعتذار بشأن ما حدث بالأمس؟ |
| ...ama buraya sadece aramızda geçenler için özür dilemeye gelmedim. | Open Subtitles | ولكن انا لست هنا فقط للاعتذار بخصوص ما حدث بيننا |
| Babanda iyi vakit geçirdiğin için Özür dilemene kesinlikle gerek yok. | Open Subtitles | بالتأكيد لستَ مضطرّاً للاعتذار لقضاء وقتٍ ممتع في شقّة أبيك |
| Benim adıma Özür dilemene gerek yok hayatım. | Open Subtitles | وأنت لست مضطرا للاعتذار نيابة عنّي يا عزيزي |
| Devon'un Kent'in mezarına gittiğini biliyoruz. Jimmy'e özür dilemek için olduğunu söyledi. | Open Subtitles | نعرف بان ديفون كان ليزور قبر كينت, على حد قول جيمي للاعتذار |
| Özre gerek yok,oğlum. Bir tane daha patlat. | Open Subtitles | لا داعي للاعتذار يا بنيّ ناوله صفعةً أخرى |
| Herhalde şimdi Çavuş Galovitch'ten özür dilemeye hazırsın. | Open Subtitles | اعتبر انك مستعد للاعتذار الى الرقيب جالوفيتش الان؟ |
| özür dilemeye gerek yok.Seni tebrik etmek istiyorum bu meseleyi ele alış biçiminden dolayı. | Open Subtitles | لا حاجه بك للاعتذار . انا اريد ان امتدحك على الطريقه التى يبدو انك قد تعاملت بها مع الامر |
| Dediklerine göre çocuklar cemaatten özür dilemeye gelmiş. | Open Subtitles | أكدوا أن الأولاد عادوا إلى هنا للاعتذار عن التجمع |
| Herkesten özür dilemeye hazır olunca aşağı gelebilirsin. | Open Subtitles | عندما تستعد للاعتذار الى باز ولكل شخص في العائله، تعال |
| Sen benim kardeşimsin, Fredo. Benden Özür dilemene gerek yok. | Open Subtitles | لا أستطيع السيطرة عليها يا مايكى - أنت أخى فلا لا داعى للاعتذار - |
| Oh, Özür dilemene gerek yok. Bu uzun zaman önceydi. | Open Subtitles | لا داعي للاعتذار كان هذا منذ سنوات |
| Özür dilemene gerek yok. Bu çok lezzetli görünüyor. | Open Subtitles | لاحاجة للاعتذار,أنها تبدو شهية |
| Kim oldukları için özür dilemek yerine, bunu kutlayabilirlerdi. | TED | لم تكنّ مضطرات للاعتذار عما كُنّ عليه، وفي الحقيقة,كان يمكن أن يحتفلن به. |
| Ben bunun için geldim, konuştuğum biçimimden özür dilemek için. | Open Subtitles | وهذا هو السبب جئت به، للاعتذار على الطريقة التي تحدثت بها. |
| Özre gerek yok. | Open Subtitles | مهلاً، لا حاجة للاعتذار إنّني، مثلاً، أجد... |
| "Sunrise"da olanlar için özür dileme fırsatım hiç olmadı. Oh, bu sorun değil. | Open Subtitles | انا لم تاتني الفرصة للاعتذار لك عما حدث في شروق الشمس |
| Öyleyse Özüre gerek yok. Benimle paylaşmanda bir sakınca var mı? Hayır. | Open Subtitles | اذن لا داعي للاعتذار لا تمانع ان تشاركها معي, اليس كذلك؟ |
| Özür dilemenize gerek yok. Siz buranın patronusunuz, öyle değil mi? | Open Subtitles | لا حاجة للاعتذار انت الزعيم في هذه الانحاء, هاه؟ |
| Hiç birşey için özür dilemen gerekmiyor. Henüz onların seviyesine düşmedin. | Open Subtitles | لا تحتاجى للاعتذار عن كل شىء لم نهبط لمستواهم |
| Bırakmadan önce Emily'den özür dilemem için bir fırsat daha tanıyın. | Open Subtitles | قبل أن تفعل، أرجوك أعطيني فرصة أخرى (للاعتذار ل(إيميلي. يا إلهي. |
| - Özür dilenecek bir durum yok. | Open Subtitles | هناك الآن لايوجد شي للاعتذار عنه |
| Büyük özrüne ne oldu? | Open Subtitles | ماذا حدث للاعتذار الكبير؟ |
| - özür dilemeye hazır olduğunuzda gelin, affedeceğim. | Open Subtitles | لذلك كلما كنت على استعداد للاعتذار بالنسبة لي، وأنا سوف يغفر لك. يوم جيد. |
| İşte bak hiçbir şey bilmiyorsun, eğer özür dilersem, özür dileyecek bir şey yaptığımı sanır, olay birden büyür, oysa önemli bir şey değil. | Open Subtitles | انظر، هذا هو السبب في أنك لا تعرف أي شيء عن أي شيء. اذا ذهبت الى هناك والاعتذار للجيفري، ثم يفكر لدي شيء للاعتذار عنها، |