| Bu iş alanında çalışanların ölüme ilginç bir bakış açıları vardır. | Open Subtitles | أولئك الذين يعملون في هذه البيئة لديها تصور للاهتمام من الموت. |
| Fakat rastgele seçimin antik kullanımından daha ilginç olan onun çağdaş oluşumudur. | TED | ولكن الأكثر إثارة للاهتمام من الاستخدام القديم للاختيار العشوائي هو انبعاثه من جديد. |
| Bundan ilginç şeyler öğrenebiliriz. | TED | الآن يمكننا أن نتعلم ثلاثة أشياء مثيرة للاهتمام من هذا. |
| Ama bu hikaye, bundan çok daha ilginç. | TED | ولكن هذه القصة حتى أكثر اثارة للاهتمام من ذلك |
| Böylece bize sağladığı ekstra korteks alanı vücudu düzenlemekten çok daha ilginç şeyler yapmak için kullanılabilir. | TED | إذاً هذا يعطينا قشرة أكثر للقيام بأمور أكثر إثارة للاهتمام من مجرد إدارة وظائف الجسم. |
| Yani, insan cinselliğinin çok ilginç bir yanıdır. | TED | لذلك هو جانب مثير جدا للاهتمام من النشاط الجنسي البشري. |
| Size bu korkunun beni içine aldığı ilginç bir yola dair konuşacağım. | TED | اليوم سأتحدث عن طريق مثير للاهتمام من التعلم الذي جرني إليه ذلك الخوف. |
| Bu durum sanatsal bir bakış açısından bakılınca ilginç. | TED | ويعتبر هذا مثيرا للاهتمام من وجهة نظر فنية. |
| Ancak bu şekil diğer hepsinden daha ilginç. | TED | لكن هذا الشكل قد يكون الأكثر إثارة للاهتمام من بينهم جميعاً. |
| İngilizce yazdığım ilk romanım Amerika'da yayınlandığında, bir eleştirmenden ilginç bir yorum aldım. | TED | عندما صدرت أول رواية لي مكتوبة باللغة الانجليزية في أمريكا, سمعت تعليقا مثيرا للاهتمام من ناقد أدبي. |
| Senin için ilginç bir fırsat yakalayabilirim. | Open Subtitles | حسناً, ربما تكون عندى فرصة مثيرة للاهتمام من أجلك |
| Belirsizlikten yola çıkarak çok ilginç şeyler bulmuştuk. | Open Subtitles | عثرنا على أشياء مثيرة للاهتمام من معلومات غامضة |
| Oh, uh, wow, bu çok ilginç. Biraz daha anlatır mısın? | Open Subtitles | هذا مثيرة للاهتمام من فضلك اخبريني المزيد |
| Bugün Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nden ilginç bir mektup aldım. | Open Subtitles | حصلت رسالة مثيرة للاهتمام من جمهورية الكونغو الديمقراطية الكونغو اليوم. |
| Çocuğumun cep telefonu şirketinden ilginç bir mektup aldım. | Open Subtitles | حصلت على رسالة مثيرة للاهتمام من ناقل هاتف خلوي لابني |
| - Bana göre aralarındaki en ilginç kişi Mary Shelley. | Open Subtitles | ماري شيلي، كما أعتقد، وكان الأكثر إثارة للاهتمام من كل منهم. |
| Burada çok daha ilginç insanlar var. | Open Subtitles | هناك الكثير من الناس أكثر إثارة للاهتمام من ذلك بكثير هنا. |
| Daha değil ama, şu iki kitap kulübünden ilginç konuşmalar duyuyoruz. | Open Subtitles | ليس بعد، لكن على الأقل نحن نسمع بعض المناقشات المثيرة للاهتمام من ناديي الكتب هناك |
| Ama ben bundan çok daha ilginç bir şeyim. | Open Subtitles | لكن أنا أكثر من ذلك بكثير مثيرة للاهتمام من ذلك. |
| Laboratuvardan bazı ilginç haberler getirdim. | Open Subtitles | حصلت على بعض الأخبار المثيرة للاهتمام من المختبر |