| -Neyse, ben işemeye gidiyorum. -Havadar bir kenef deliğine düşersin inşallah. | Open Subtitles | حسناً,سأذهب للتبول ستستعملين مرحاض رجل ميت |
| Bazen kısa aralıklarla işemeye kalkıyorum... ve sonra tekrar uyuyamıyorum. | Open Subtitles | احيانا استيقظ من نومي للذهاب للتبول في الساعات القليلة المبكره ولااستطيع العوده للنوم |
| Eğer işemek için uygun bir zaman değilse beyin dış üretral büzücü kasa başka bir sinyal göndererek buna karşı çıkabilir. | TED | يستطيع الدماغ مواجهة ذلك إذا كان الوقت غير مناسب للتبول عن طريق إرسال إشارة أخرى لاكماش العضلة القابضة الخارجية. |
| İyi bir el geldiğinde, ben tuvalete gideceğim. | Open Subtitles | عندما تصل اللعبة لجولة كبيرة اذهب أنا للتبول |
| Wrap 'em up, pub aşağı almak eve bir çiş biri için. | Open Subtitles | للأنتهاء منهم , أذهب إلى الحانة للتبول في طريق العودة إلى البيت |
| Biraz işemem gerek ve bu yorganı gerçekten çok seviyorum. | Open Subtitles | لأني سأضطر للتبول قليلًا وأنا أحب غطاء السرير هذا جدًا |
| Çok çişim geldi. tuvalete gitmeliyim. | Open Subtitles | أنا أحتاج للتبول فعلا , كما تعرف يجب علي أن أذهب إلى الحمام |
| Gördün mü? Arabalara işeme kapakları koymaları gerekiyordu. | Open Subtitles | أترى، عليهم أن يضعوا مكانًا للتبول في السيارات. |
| Adam işemeye gitti, belki de prostatı vardır. | Open Subtitles | هو يحتاج للتبول. يبدو انه مريض بالبروستاتا |
| Bu, sen işemeye gittiğinde, içkine koymadığım şey. | Open Subtitles | هذا هو مالم أضعه في الويسكي الخاص بك عندما ذهبت للتبول |
| Evet, artık film öncesi işemeye ihtiyacım olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | أجل, لا أظن أني بحاجة للتبول ما قبل العرض |
| Bu konuda pek iyi sayılmam. Onu sadece işemek için kullanıyorum. | Open Subtitles | أنا لم أعد جيداً كما كنت سابقاً أنا فقط استخدمه للتبول! |
| İki saatte bir işemek için on dakika molanız var. | Open Subtitles | تحصلون على 10 دقائق أستراحة للتبول كُل ساعتين. |
| Şurada bir yer var. Sen benzin al, ben de tuvalete giderim. | Open Subtitles | هنا محطة بنزين سأذهب للتبول ريثما تعيد ملأه. |
| Bütün götün çiş oldu. | Open Subtitles | جوني : هل حصلت على الحمار الكامل للتبول. |
| İki bardak üzüm suyu içtin, çiş yapman şart, biliyorum. | Open Subtitles | شربتي كأسي عصير عنب. أعلم أنكِ بحاجة للتبول. |
| Benim de işemem gerek, hemen dönerim. | Open Subtitles | يجب ان اذهب للتبول أيضاً سأعود على الفور |
| Kızlar hala hasta ve benim çişim var. | Open Subtitles | البنات ما زالوا مريضات وعلي الذهاب للتبول |
| Hayır, kuşların üzerine işeme mevsimi. | Open Subtitles | تأخرت عن الغداء؟ لا , تأخرت للتبول عليك |
| Hayvanlar bile üstüne işeyecek. | Open Subtitles | سوف أحضر بعض الحيوانات ايضا للتبول عليك يا رجل |
| Karnıma abanma evlat. Noel Baba'nın çişi var. | Open Subtitles | انتبة لمثانتى ايها الطفل سانتا سيذهب للتبول |
| İşemen için her 5 metrede bir durmamız gerekiyor. | Open Subtitles | إذا لم تكف عن الشرب ستضطر للتبول كل 100 متر |
| İşeyeceğim ve gideceğiz, tamam mı? | Open Subtitles | سأتبول. سأذهب للتبول بعدئدٍ سوف نذهب، إتفقنا؟ |
| Çok içtiğim için çişimi yapmak için arabadan inmiştim ve ve işediğim yerin hemen yanında bir çocuk parkı olduğunun farkında değildim. | Open Subtitles | إذا علي أن أنزل من السيارة للتبول. لأنني كنت أشرب ,ولم أكن أعلم. لقد كانت مقابل حديقة الأطفال. |
| Ben 80 yaşında ve prostatı olan biriyim. | Open Subtitles | اريد الذهاب للتبول |