| Onları çok sert yargılamadan önce, şunu bilin, kara delikler sadece yıkım aracı değiller. | TED | ولكن قبل أن نحكم عليهم بقسوة شديدة، فإن الثقوب السوداء ليست مجرد أداة للتدمير. |
| Dehanın, yıkım için kullanılabileceğini ilk solucan farketmişti. | Open Subtitles | تذكر,الدودة هي لأولى التي اعترفت بعبقريتك للتدمير |
| Son yok etme iterasyonu gerçekte var olmayan bir şeyi üretmeye çalışmak üzerineydi. | TED | آخر تكرار للتدمير كان محاولة إنتاج شيء أن لم يكن موجوداً من الأساس. |
| İnsanlığın kristalin gücünü yok etmek için kullanacaklarını düşünüyordu, | Open Subtitles | لقد فكر ان البشرية ستستخدم قوة الكريستال للتدمير |
| Karşılıklı garantili imha için mükemmel bir senaryo. | Open Subtitles | إنه سيناريو مثالي مؤكد للتدمير المتبادل. |
| Sadece savunma yıkılamaz onu elde etmek için yarım milyar dolar harcadım. | Open Subtitles | لقد صرفت للتو نصف بيليون دولار لجعله غير قابل للتدمير |
| Davranış bilgisine programlandım, yok etmeye değil! | Open Subtitles | أنا مبرمج لحسن الآداب لا للتدمير |
| Yok etmemiz gereken bedeni değil. | Open Subtitles | ليس جسده بحاجة للتدمير |
| İçinde bastırılamaz bir imha isteği vardı | Open Subtitles | فى تعطّشه الجامح للتدمير |
| Yok edilmeye 15 saniye | Open Subtitles | . خمسة عشر ثانية للتدمير الذاتي |
| Sevgili sığınağımız için yıkım kararı alındı. | Open Subtitles | مكاننا المقدس المحبوب تم تعليمه للتدمير. |
| O zaman bir yıkım bizi bekliyor. | Open Subtitles | اذن دعنا نعقد سباق ديربى للتدمير |
| Tepelileri bırakırsak, başımıza yıkım getirecekler. | Open Subtitles | إذا تركنا "الجانب العلوي" يرحلون سوف يصبحون متحفزون للتدمير |
| Bu canavar devasa yıkım potansiyeline sahip. | Open Subtitles | هذا المخلوق لديه أمكانة هائلة للتدمير |
| Size zenginlik, mal, sınırsız öldürme ve yok etme... özgürlüğü sağlayabilirim. | Open Subtitles | يمكننى إعطائكم خاتم نحاسى الحرية المطلقة للتشوية للقتل, للتدمير |
| Merkezi beyinde kendini yok etme mekanizması olmalı. | Open Subtitles | أعتقد أنه و لا بد من وجود آلية للتدمير الذاتى فى منطقة مركز المخ |
| Çok atak, 5 ileri vites, radar sistemi ile donatıldı... kendini yok etme sistemi... ve tabiki, diğer tüm donanımlar. | Open Subtitles | ناقل الحركة بخمس سرعات رادار في جميع الجهات نظام ذاتي للتدمير و بالطبع كُلّ التعديلات المعتادة |
| İnsan ya tahrip etmek için yangın çıkarır, ya da dikkat dağıtmak için. | Open Subtitles | سببان اثنان حتى تشعل الحريق للتدمير أو لتشتيت الإنتباه |
| Öyle bile olsa neden bu kadar yolu yok etmek için geldiniz? | Open Subtitles | لكن على الرغم من هذا لم المجئ كل هذا الزمن للتدمير فحسب ؟ |
| Karsilikli garantili imha için mükemmel bir senaryo. | Open Subtitles | انه السيناريو المناسب للتدمير المتبادل |
| Büyük, yıkılamaz George Foreman'ı mağlup edecektim. | Open Subtitles | كنت ستعمل هزيمة كبير غير قابل للتدمير جورج فورمان ، |
| Kendini yok etmeye 20 saniye | Open Subtitles | . عشرون ثانية للتدمير الذاتي |
| - Yok etmemiz gereken bedeni değil. | Open Subtitles | -لا ليس جسده بحاجة للتدمير |
| Yok edilmeye hazırlanın. | Open Subtitles | ديفازتيتور استعدوا للتدمير |