| İstersem, herhangi normal biri gibi yürüyüşe çıkmak. | Open Subtitles | أنا أذهب للتمشية لو أردت،مثل أى شخص عادى |
| - Şey, belki bir yürüyüşe veya gezintiye çıktı. | Open Subtitles | حسناً، ربما تكون قد ذهبت للتمشية أو في نزهة |
| yürüyüşe çıkıp bir bankta... uyuya kaldın. Şimdi de gerçeğe daha yakın... | Open Subtitles | وذهبت إلي لاباريلا ثم خرجت للتمشية حيث غلبك النوم علي أريكة |
| Kafamı rahatlatmak istemiştim, onun için de yürüyüşe çıktım. | Open Subtitles | كنت اريد ان أُفرغ راسى,لذا خرجت للتمشية قليلا. |
| Aynen küçüklüğümde babamla yürüyüşe çıktığımız zamanlar gibi. | Open Subtitles | تماما مثلما كنت صغيرة وكان ابى يصطحبنى للتمشية |
| Muhtemelen bir yürüyüşe çıkmıştır. Yetişkin bir kadın. | Open Subtitles | من المحتمل انها ذهبت للتمشية انها امرأة ناضجة |
| Köpeği bir yürüyüşe çıkarıp ve fenden özel ders mi aldıracağız. | Open Subtitles | أخذ الكلبة اللعينة للتمشية حول المنطقة و نعمل بطاقات علمية تعليمية بينما نحن خارجون |
| yürüyüşe çıkmak için ne kadar mutlu olmanız gerektiğini biliyor musunuz? | Open Subtitles | هل تعلم كم يجب ان تكون سعيد لتذهب للتمشية ؟ |
| Parkta köpeği yürüyüşe çıkarmıştık. | Open Subtitles | حسناً ، نحن كنا فى الحديقة نأخذ الكلب للتمشية |
| Şimdi bir yürüyüşe çıkalım ve bakalım yeni bir restoran bulabiliyor muyuz. | Open Subtitles | ونذهب للتمشية. ونرى إذا ما كنا سنجد مطعماً جديداً. |
| Saat 8:30 gibi yürüyüşe çıkmalısın. | Open Subtitles | 15 يجدر بك الخروج للتمشية قرابة الساعة 8: 30 أو ما شابه |
| Ya da yürüyüşe çıkmamamız baş başa, sıradan bir randevu geçirmemiş olmamız hakkında da. | Open Subtitles | أو ذهبنا للتمشية ناهيك عن ذهابنا في موعد غرامي مناسب |
| Annem eskiden beni oraya, yürüyüşe götürürdü. | Open Subtitles | أمي كنت تأخذني هناك في بعض الأحيان للتمشية |
| Bu, kurbağa yavrunuzu akşam yürüyüşe çıkarmanız için bir yavru kurbağa yürütücüsü. | TED | هذه مشاية الشرغوف لتأخذ الشرغوف الخاص بك للتمشية في المساء . |
| yürüyüşe çıkmıştım, ama sanırım yağmur yağacak... | Open Subtitles | لقد خرجت للتمشية, ولكن يبدو انها ستُمطر |
| Ama bunca zamandır onunla hiç yürüyüşe çıkmadın. | Open Subtitles | لكنكِ لم تخرجيه للتمشية منذ زمن طويل |
| Saçmalama, ben hayatım boyunca hiç yürüyüşe çıkmadım! | Open Subtitles | لا تتغابي! لم أذهب للتمشية أبدا طوال حياتي، أليس كذلك؟ |
| Marge ne zaman şiddet içermeyen birşey seyretse, yürüyüşe çıkarım. | Open Subtitles | وقتما تشغّل (مارج) أحد برامجها الخالية من العنف، أخرج للتمشية. |
| Sonra yürüyüş yap, sigarayı bırak, ayık ol, ama kafana buz düşsün! | Open Subtitles | ومن ثم تذهب للتمشية, غير مدخن وصاحي وتسقط عليك كتلة من الثلج |
| Usta Wong, belki dolaşmaya çıkmışlardır. | Open Subtitles | اه سو سيد ونج ربما ذهبوا للتمشية |
| Biraz yürüyelim. | Open Subtitles | دعنا نذهب للتمشية |
| Çıkıp biraz yürüyeceğim. | Open Subtitles | سأخرج للتمشية قليلاً |