| Bu adamı takip edeceğim, ama sen de ben diyene kadar arabadan inmeyeceksin. | Open Subtitles | أنا مستعد للحاق به ولكن لا تخرج من السيارة قبل أن أسمح لك |
| -Bu adamları takip edip öyle röpörtaj yapacağız. | Open Subtitles | يجب ان نذهب للحافلة للحاق بهم لنرى ما يحدث |
| Sabahları çantayı toplamaya hiç vakit olmuyor. Trene yetişmek için koşmam gerekir. | Open Subtitles | لا يوجد وقت لحزم الحقيبة في الصباح يجب أن أسرع للحاق بالقطار |
| Çalışanlar da birazdan... 9:31'deki Syosset'e yetişmek için giderler. | Open Subtitles | وسيقوم كبار رجال الأعمال بالمغادرة قريبا للحاق بموعد 09: |
| yetişmen için sana zaman tanıyordum. | Open Subtitles | لقد كنت أعطيك وقت للحاق بي |
| Dünya o kadar değişti ki onu yakalamak için koşturup duruyoruz. | Open Subtitles | العالم قد تغير كثيرا وجوهريا ونحن جميعا نركض للحاق به |
| Hayır, problem değil, bilirsiniz pazarlarımı işlere yetişebilmek için feda edebilirim. | Open Subtitles | لا , كل شيء على مايرام , في الواقع يمكنني إستخدام يومي الأحد للحاق العمل . |
| Bu kadar hızlı bir şekilde bize yetişmeniz mümkün değil. | Open Subtitles | ليس هناك طريقة للحاق بنا بسرعة |
| Bu 4'te 2 boka batmadan sonra, yetişmem için en az iki deliğe ihtiyacım olacak. | Open Subtitles | بعد تسديدتين من أصل أربعة على الحفرة أنا بحاجة إلى تسديدتين إضافيتين للحاق بك |
| Cebine cevap vermiyor. Yakalamamız gereken bir uçak var. | Open Subtitles | لا تجيب على هاتفها المحمول .لدينا رحلة للحاق بها |
| Artık sihir var. Onları takip etmenin bir yolu olmalı. | Open Subtitles | يوجد سحرٌ الآن و لا بدّ أنّ هناك طريقةً للحاق بهما |
| - Umurumda değil! - O olmadan takip etmemizin yolu yok. | Open Subtitles | لا أبالي - مِنْ دونها لا توجد طريقة للحاق بهم - |
| Onları cehennemin kapısına kadar takip etmen gerekse bile onları benim için öldür. | Open Subtitles | حتى لو أضطررت للحاق بهما إلى أبواب الجحيم، فلتلقتلهما كرمى لي |
| Onları cehennemin kapısına kadar takip etmen gerekse bile onları benim için öldür. | Open Subtitles | حتى لو أضطررت للحاق بهما إلى أبواب الجحيم، فلتلقتلهما كرمى لي |
| Çünkü 20:10 otobüsüne yetişmek için 20:03'te çıkmam lazım. | Open Subtitles | لأنه يجب أن أغادر الساعة 8: 03 للحاق بحافلة الساعة 8: |
| Yakınlarda yiyecek olduğunu sezmiş, ona yetişmek için hızla ilerliyorlar. | Open Subtitles | أحسّوا هناك غذاء حول، وهم يَتسابقونَ للحاق به. |
| Peki o zaman, bize yetişmek için biraz daha çabalaman gerekecek. | Open Subtitles | حسنا، يبدو أنه عليك أن تدرس قليلا للحاق بنا |
| yetişmen gereken bir uçak var. | Open Subtitles | لديك طائره للحاق بها |
| Bizimkinin bilim seviyesine yetişmen uzun sürer yani. | Open Subtitles | للحاق بالمدى العلمي .. |
| Tek bildiğim sonunda güçlerimizi aldığımızda kaçırdıklarımızı yakalamak için çabalayıp durduğumuz. | Open Subtitles | كُلّ أنا أَعْرفُ ذلك، عندما أصبحنَا أخيراً سلطاتنا تَدْعمُ، شَعرَ مثل نحن كُنّا نُجاهدُ للحاق. |
| Paris'e giden gemiye yetişebilmek için bunu ödünç alıyoruz. | Open Subtitles | نحن فقط نستعير هذه العربة للحاق بسفينتنا إلى (باريس) |
| 45 dakika sonra, yetişmeniz gereken bir uçak var. | Open Subtitles | -لديك طائره للحاق بها |
| Ona yetişmem için yapacağım çok iş var daha. | Open Subtitles | لدي عمل كثير للحاق به |
| Havaalanına gitmiyoruz. Yakalamamız gereken bir tren var. | Open Subtitles | نحن لن نذهب إلى المطار لدينا قطار للحاق به |
| Valley Ekspresi yakalamam gerekiyor. Çok geciktim, acele etseniz. | Open Subtitles | للحاق بقطار وادي إكسبريس أنا بالفعل متأخر ياريت لو نسرع |