| Şef Fox, bizi Vali ile tanıştırma teklifinden dolayı minnettarız. | Open Subtitles | الرئيس فوكس ، نحن نقدر اقتراحك بتقديم انفسنا للحاكم. |
| Onu Vali yapmak için benim kurduğum kukla oyunu şimdi benim hakkımdaki lanet bir referanduma dönüştü. | Open Subtitles | عرض دمى أنا صممته لشق طريقه للحاكم تحول الآن لاستفتاء عام عني |
| Herkes kendi mücadelesini veriyor. Ama durum Vali Bey ile düzelecek. | Open Subtitles | الجميع يُكافح بطريقته، لكني سأرفع الأمر للحاكم |
| Binbaşı, askeri valiye ne isterse vermeliyiz. | Open Subtitles | أيها الرائد، يجب تقديم كل معونة ممكنة منا للحاكم العسكري |
| Sonra yeni valiye kralın fermanının burada geçmediğini göstermeye. | Open Subtitles | و أن أثبت للحاكم الجديد أن حكم الملك لم يعد ساريا في الهند |
| Bu nedenle eş ve çocukların valinin birer uzantısı olduğunu unutmamalıyız. | Open Subtitles | هذا ما يجعلنا نحتاج أن تذكر أن الزوجة والأطفال إمتداد للحاكم |
| Aylakları temizledikten sonra barikat kurmaları için diğerlerini çağıracağız. Böyle bir açık, Vali'ye açık davetiye olur resmen. | Open Subtitles | ثم نستدعي الآخرين لتحصين المكان، خرق كهذا قد يشكل دعوة مفتوحة للحاكم |
| Vali için politik kuralları gözden geçiriyorduk, işler karıştı. | Open Subtitles | كنا نراجع القوانين السياسية للحاكم و هو محير |
| Vali için konulan etik kurallar oldukça mantık dışı olabiliyor. | Open Subtitles | أن القواعد الأخلاقية للحاكم قد تكون غير ما نتوقع |
| Bak,sizlerin bir anlığına bağlanmış olduğunuzu anlıyorum ama bu elemanın seni Vali'ye ispiyonladığının farkında mısın? | Open Subtitles | أوه, اسمع, أتفهم أن بينكما تشابه في التصرفات, لكن أتدرك أن هذا هو الشخص الذي وشى بك للحاكم. |
| Vali için taslak hâlinde. | Open Subtitles | بخصوص هذه الرسالة،أنها إستمارة مسودة، للحاكم |
| Kusura bakmayın, Vali ama bu hareketin en başta icabına bakardım ve Roma'nın askeri gücünü, tüm isyan belirtilerini yok etmek için kullanırdım. | Open Subtitles | لا ضغينة للحاكم لكن كنت لقتلت هذه الحركة منذ ولادتها واستخدم قوة العسكرية لروما |
| Vali'yi savunmak için gelmişim gibi görünebilir ama biz, insanları ve şehri kötü bir etkiden korumak için birlik olduk. | Open Subtitles | قد يبدو كما لو أنني هنا للتضرع للحاكم لكننا متحدون لحماية الشعب و المدينة من العدوى |
| Beyaz Saray'daki ilk seçimlerinde Vali Fitzgerald Grant'in başkanlık umutları Iowa'daki ezici mağlubiyetten sonra söndü. | Open Subtitles | في أول ترشيح له في البيت الأبيض الآمال الرسائية للحاكم فيتزجيرالد غرانت توفقت للموت |
| Başyargıcın valiye hediyesi. | Open Subtitles | أعطاها رئيس العدالة للحاكم وفيها نقوش باللاتينية |
| FBI antetli kağıtla valiye mektup yazdım. | Open Subtitles | كتبت للحاكم في قرطاسية وكالة الامن القومي |
| Ama bu girişimde ortakları vardı. Bu haberi ne valiye ne de bayan Guthrie'ye verdiniz. | Open Subtitles | ولكن لديها شركاء في هذا المسعى، لم توصلي هذه الأخبار للحاكم |
| valiye git, babamın buradan gitmeyi reddettiğini söyle bizim için ne yapabileceğini sor. | Open Subtitles | اذهب للحاكم وأخبره أن أبي يرفض المغادرة وسله ماذا يمكن فعله لنا. |
| Dün sorsan atalım gitsin derdim hemen çünkü beni valiye satmanın hazırlıklarını yapıyordu. | Open Subtitles | عندما كان يفكر بتسليمي للحاكم مقابل المال لوافقتك على التخلص منه |
| Bir valinin yetki alanı sadece devlet arazilerini kapsar. | Open Subtitles | لايحق للحاكم أن يتدخل إلا في الأراضي التابعة للحكومة. |
| valinin vergi borçları inceleniyormuş. | Open Subtitles | حيث يتم مُراجعة الأقرارات الضريبية للحاكم. |
| Valilik yarışını bırak, ve onu bitir. | Open Subtitles | أسقط سباق الوصول للحاكم وتولى الزمام |