"للحقيقة" - Translation from Arabic to Turkish

• gerçeği
• gerçek
• gerçeğe
• gerçeğin
• gerçekleri
• doğruluk
• doğruyu
• doğrunun
• gerçekle
• gerçeklere
• gerçeklik
• doğruya
• açığa

Ama kasko firmaları arkadan çarpanı yüzde yüz hatalı bulduğu için gerçeği ortaya çıkarmak için küçük bir yalan söyledim.
حيث أن شركات التأمين دائماً تضع الخطأ كليةًس على السيارة الخلفية و كذبتى هذة كانت مجهود لأحقق واقع أقرب للحقيقة

Yani, evrimin insanların zihinlerini, gerçeği algılayacak ya da algılayamayacak biçimde, nasıl şekillendirdiğinden bahsediyoruz.
فلقد كنا نتحدث عن كيف يشكل التطور العقول البشرية وأننا ربما توصلنا للحقيقة أو لا.

Heykelleri o kadar gerçekçiydi ki, Herkül onları gerçek insan zannediyordu.
صنع منحوتات مشابهة للحقيقة كثيرًا أساء هرقل فهمها وحسبها لرجال حقيقيين.

Bu düşünce anlayışı bizi gerçeğe ulaştırır değişime uğramamış gerçekliğe.
هذا التفكير يمكنه قيادتنا للحقيقة الحقيقة المحضة دون أن تميل

gerçeğin duygusal bir ağırlığı olması gerek, önemli bir şey söyle.
يجب أن يكون للحقيقة ثقلًا عاطفيًّا، عليك أن تفضي بحقيقة مهمة.

gerçekleri sınırların ötesine aşan.
وليس هناك إيقاف للحقيقة حيث الحقيقة تَسُودُ

çünkü böylece bana gerçeği söylüyor, benim gerçeği dayatmam yerine.
لانه سـ يخبرني الحقيقه لو عرفت ماهو بدلاً من فرضي للحقيقة

Devletin verimsiz olduğu, çok çürük ve düzeltilemez olduğu gerçeği ya da düşüncesi ile kolayca teslim olabiliriz.
نستطيع بسهولة الاستسلام للحقيقة او للتفكير بأن الحكومة غير فعالة أبدًا وفاسدة جدًا ولا يمكنُ إصلاحها.

gerçeği söylemek gibi kötü bir huyum vardır. Çekici olmak çok kolay değildir.
. لديّ عادة سيئة بقوليّ للحقيقة لكن كونكِ لستِ فاتنة لهذا الحد

Bugün, "Uygunsuz gerçek"in devamı hakkında konuşacağız.
سنتحدث اليوم حول تكملة للحقيقة المزعجة.

Burada gerçek, adalet ve ölü çocuklar söz konusuysa, ve bir anlaşma zemini aranıyorsa, karar verecek makamlar bir araya gelir ve ciddi ciddi konuşur.
و كذلك بالنسبة للحقيقة و العدل و الأطفال الموتى إذا أردت أن تتحدث عن تسوية إجمع صانعى القرار معا و تحدث بجدية

gerçek sana çarpana kadar kanıtları gözden geçiriyorsun.
أنت تستمر في المفاضلة بين الأدلة إلى أن تصل للحقيقة

Şimdi, normalde kanıt toplayıp analiz ederiz ve bu da bizi gerçeğe götürür.
الان , عادةا نحن نجمع الأدلة ثم نحللها وتقودنا للحقيقة لكن مالدينا هنا

Fakat sıra bunu gerçeğe dönüştürmeye geldiğinde, birşey aniden değişiyor.
ولكن فجأة عندما تأتي للحقيقة فجأة يتغير شيء ما

Burada Thompson'ın bulduğu şey aslında gerçeğe olan bakış açımızı değiştirdi.
الآن، ما اكتشفه طومسون هنا قد غيّر بالفعل رؤيتنا للحقيقة.

Unutmayın: "gerçeğin bütüncül bir resmi buna bağlı."
تذكر ، الصورة الكاملة للحقيقة ربما تعتمد عليها.

Bilgi aldığımız platformların çoğalmasının, aynı zamanda gerçeğin, şeffaflığın, derinliğin ve doğruluğun da çoğalması anlamına gelmesini dilerdim.
اتمني لو أن إنتشار المنصات التى نحصل منها على المعلومات صاحبه إنتشار للحقيقة والشفافية والعمق والدقة.

gerçeğin inşası duyularımızın sınırlı olduğudur.
إذاً كل تفسيرنا للحقيقة هو عبر تلك الحواس المحدودة.

Kitleler, özellikle politik alanda yaşanan gerçekleri öğrenme yetisine sahip değiller.
،إن إدراك الأغلبياتَ للحقيقة خصوصاً في الميدان السياسي ,لَيسَ ملكهم

Hikâyene az da olsa doğruluk payı katabilirdi. - İdama devam edin.
من المؤسف، كان من الممكن أن يضيف الخاتم بريقاً للحقيقة في قصتك

Üstüne git, üstüne git, üstüne git. doğruyu öğrenene kadar vazgeçme.
لقد تبثوا هذا فينا، إستمر بالإلحاح حتّى تصل للحقيقة

Ve çoğu, doğrunun ruhani yoluna dönmek isteyecek.
و الكثير سيودون الذهاب إلى .. الطريق الروحي للحقيقة

Ancak zamanla gerçekle alakasının olmadığını düşünmeye başladım.
لكن مع مرور الزمن، أحسست أنه لا علاقة للحقيقة بالموضوع

Ta ki şaşaalı sözleri bir kenara bırakıp gerçeklere kulak verene ve davayı almadığını keşfedene kadar.
ولحين عدم اقتناعكم بعباراته الفخمة وتوصلكم للحقيقة ومن ثم اكتشافكم بأن ليس لديه حُجة

Fakat onun bu gerçeklik tutkusu tehlikeli.
ولكن هذه الحاجة للحقيقة تشكل خطراً عليها

Çok duygulandım, çünkü sesin, içimde doğruya ve güzele tamamen kapandığını zannettiğim bir parçayı araladı.
أصبحت مشاعري مرهفة هنا لأن صوتك فتح جزء مني ظننت أنه مغلق للحقيقة والجمال للأبد

Gerçeklerin açığa çıkmasını benden daha fazla isteyen yoktur.
ولا يوجد من يهتم بالوصول للحقيقة أكثر مني