| Kim olduğumuzu zannettiğimizi, Tanrı'nın yeni dünyaya girmek için kimin iyi, kimin kötü olduğuna karar verebileceğini söylüyor. | Open Subtitles | من نعتقد أنفسنا، الرب لنقرر لمن هو جيد او غير جيد للدخول في العالم الجديد؟ |
| Ticari emlak işine girmek için boktan bir zaman seçtin ve şimdi batıyorsun. | Open Subtitles | اخترت أسوأ وقت للدخول في إعلانات العقار والآن أنت تحت الماء |
| Başka bir adayı desteklemek için aramıyordum, ...politikaya girmek için de uğraşmıyordum. | Open Subtitles | أنا لا أبحث عن شحض مرشح للتأييد و لا أبحث للدخول في السياسة |
| Seninle teolojik tartışmalara girecek kadar vaktim yok. | Open Subtitles | ليس لديّ وقت للدخول في مجادلة لاهوتية معك. |
| Detaylara girecek kadar vaktim yok. | Open Subtitles | لا يوجد لديّ وقت للدخول في التفاصيل |
| Bugün seçmelerde birini bulamazsak, yarışa girme hakkımız olmayacak. | Open Subtitles | إذا لم نجد شخص ما بعد ظهر اليوم في الإختبارات سنكون غير مؤهلين للدخول في المنافسة |
| Sadece su girmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع الإنتظار للدخول في الماء |
| Kurt'un NYDSA'ya girmek için bu oylara çok ihtiyacı var. | Open Subtitles | يحتاج "كورت" لهذه الانتخابات "للدخول في "نيادا |
| Anlaşılan tren fabrikasına girmek için elimizde planlar var. | Open Subtitles | متأكد أن لدينا الخطط للدخول في المصنع |
| Karaktere girmek için Rascal Flatts dinliyordum. | Open Subtitles | كنت أسمع "راسكال فلاتس" للدخول في الشخصية |
| Şu an savaşa girmek için doğru zaman değil. | Open Subtitles | الآن ليس الوقت المناسب للدخول في حرب |
| - Ortaklığa girmek için para lazım. | Open Subtitles | تحتاجين نقود للدخول في شراكة |
| Savaşa girecek kadar inatçı mı? | Open Subtitles | عنيد بما يكفي للدخول في حرب ؟ |
| Eğer sağlam bir belgesel hazırlayabilirsem sağlam bir film okuluna girme şansım artacak. | Open Subtitles | إن صنعت فلم وثائقي مميز سيساعدني للدخول في الفيلم المميز بالمدرسة |
| Unuttuysan söyleyeyim, SCU'ya girme şansımın üstüne kusmuştum. | Open Subtitles | في حال نسيتِ لقد تقيأت على فرصي للدخول في جامعة سانتا كلارا. |