| Öğleden sonraları, oraya biraz sohbet etmek ve kahve içmek için giderdim. | Open Subtitles | في أوقات العصر، كنت أذهب هناك للدردشة وتناول القهوة |
| Oturup sohbet ederdim ama Loretta'nın yanına dönmem gerek. | Open Subtitles | أود أن اجلس للدردشة لكن لابد أن اصعد للأعلى إلى لوريتا |
| Ama senin için çok yazık ki o lanet olası boynunu yarısına kadar ısırmıştım. Muhtemelen sohbet edecek pek vakti yoktur. | Open Subtitles | مؤسف أنّي عضضته في منتصف عنقه ربّما لا يملك وقتًا طويلا للدردشة |
| Telefonunu sadece kız arkadaşlarıyla Konuşmak için kullanmış, ailesiyle ya da arkadaşlarıyla değil, bu da bana ikinci bir telefonu olduğunu düşündürttü. | Open Subtitles | فقط استخدم هذا الخلوي للدردشة مع عشيقاته، لا شيء مع الأصدقاء أو العائلة، مما يجعلني اعتقد أنه يمتلك هاتفاً آخر |
| Arsenio Hall* için bunu bulan adam bizim talk şovumuz için özel bir kol hareket bulmak istiyor. | Open Subtitles | الشخص الذي جلب هذا الشيء للوجود يريد تصميم شعار لبرنامجنا للدردشة |
| Müşterilerle sohbete dön, seni sahtekar sohbet meraklısı serseri. | Open Subtitles | -حسنا , جيد تستطيع العودة للدردشة مع زبائنك |
| Reklamlar, baş makale, çevrimiçi sohbet odaları gelen e-postaların izlenmesi. | Open Subtitles | إعلانات، مقالة افتتاحية غرف للدردشة ومراقبة البريد الإليكتروني الوارد، أستطيع أن أكون متكتمة |
| Eğer jüri üyeleri ile sohbet etmek için Bay Jane, bu bir forum değil. | Open Subtitles | سيد جين هذا ليس منتدى لك للدردشة مع المحلفين |
| Olay yerleri sonradan yapılmış olabilir ve her dosyada, bir sohbet odası kullanımı geçmişi var. | Open Subtitles | و في كل حالة كان هناك تاريخ للدردشة على الأنترنت |
| Üniversite'de eşitsizlik ve ırk hakkında eğitim veriyorum ve benimle sohbet etmek isteyen her öğrenciyi ofisimde ağırlamaktan memnunum. | TED | إذا، أنا أدرس طلاب الجامعة عن عدم المساواة والعرق في التعليم، وأحب ترك باب مكتبي مفتوحا لأي من طلابي الذين قد يريدون فقط رؤيتي للدردشة معي. |
| Lucas bunu kopyalıyor ve başka biriyle açtığı sohbet penceresıne yapıştırıyor ve sonra o kişi cevap veriyor, ''İyiyim, teşekkürler, sen nasılsın?'' | TED | نسخ لوكاس هذه العبارة ووضعها في نافذة للدردشة مع شخص آخر، فرد الشخص: "أنا بخير، شكرًا لك، كيف حالك أنت؟" |
| Biraz sohbet etmimiz gerektigini düşündüm. | Open Subtitles | أعتقد أننا نحتاج للدردشة قليلة. |
| Biraz sohbet etmimiz gerektigini düşündüm. | Open Subtitles | أعتقد أننا نحتاج للدردشة قليلة. |
| Neden piyonlarınla beni sohbet ettirtiyorsun? | Open Subtitles | الأن , لماذا أحضرتنى للدردشة مع حاجبك؟ |
| Bazen sadece Konuşmak için arıyor. | Open Subtitles | لكني أظن أحياناً أنه يتصل للدردشة فقط |
| "Müşterimin bir talk şovla ilgili bir fikri var." gibi yaparız. | Open Subtitles | لدى عميلي فكرة من أجل برنامجه للدردشة |
| buraya sohbete gelmedim. | Open Subtitles | انصتي , بالواقع لست هنا للدردشة |
| Daima chat zamanıdır. | Open Subtitles | فهو مناسب دائما للدردشة |
| Her zaman boş Muhabbete meyilin var. | Open Subtitles | هل كان لديك دائما لديهم ميل للدردشة الخمول. |
| Belki yarın çene çalacak zaman bulabiliriz. | Open Subtitles | ربما يكون لدينا الوقت غدا للدردشة جيدا |
| Kalıp seninle Çene çalmak isterdim ama anne korkarım şimdi gitmem gerek. | Open Subtitles | يسرني أن أبقى للدردشة لكني أخشى أن علي الذهاب |
| Niye Piccadily Meydanı'na gidip orada muhabbet etmiyorsunuz? | Open Subtitles | لماذا لا تذهبا للدردشة في ميدان بيكاديللي ؟ |