| Bu durumdan sıkılan Muungano adında bir yerel gecekondu sakinleri federasyonu, bir şeyler yapmaya karar verdi. | TED | بعد أن ضاق ذرعاً من مثل تلك المواقف، قرر اتحاد محلي للسكان بالعشوائيات يُدعى مانجونا القيام بشيء في هذا الشأن. |
| Yılanbalığı ada sakinleri için çok değerli olan içme suyu havuzlarını temizler ... ve zaman içinde, bu fahri misafirler uysal haline gelmiştir. | Open Subtitles | هذه الثعابين تنظف برك مياه الشرب الثمينة للسكان و بمرور الزمن أصبح الضيوف المكرمين مروضين |
| Kısa vadede, bu şekil tarım kuşlara ve iş sağlaması bakımından yerel Halka iyi bir haber. | Open Subtitles | ،على المدى القصير هذا النوع من الزراعة أمر جيد للطيور ويوفر أعمالاً للسكان المحليين |
| yerli halk için, istihdam sağlıyordu. | Open Subtitles | بالنسبة للسكان المحليين انها توفر فرص العمل |
| Kısırlık kaynaklar yenilenene kadar nüfus artışını engellemenin bir yolu. | Open Subtitles | العقم وسيلة لخفض مؤقت للسكان فقط حتى تتجدّد مصادر الطاقة |
| Tasarladığımız her şeyin detaylı özellikleri alana hayat vermek ve alanı sakinlerine sunmakla ilgiliydi. | TED | والطابع التفصيلي لكل شيء قمنا بتصميمه كان يدور حول إحياء المكان ومَنح مساحة للسكان. |
| Şu anda dağ başı çıkarması yerlilere çok az para... ...ödüyor ve bu onlara birçok sıkıntı getiriyor... | TED | إلغاء قمة الجبل الآن يدر القليل جداً من المال للسكان المحليين، ويمنحهم كثير من البؤس. |
| Operasyon iyi geçiyor, mahalle sakinleri, her zamanki gibi, yardımcı oluyorlar. | Open Subtitles | إسمحلي أن أقول تمت هذه العملية بنجاح, وجاري تقديم المساعدة الممكنة للسكان, كما هو الحال دائماً |
| Hükümet binasının hemen karşısındaki bölge sakinleri bu koşullarda yaşıyor. | Open Subtitles | كل وقّائع الحياة للسكان القاطنيّن قبالة مبنى الحكومة المحلية |
| Hiçbir eski model Corolla var sakinleri veya çalışanları. | Open Subtitles | لا يوجد نموذج أقدم من سيارات (كولورا) للسكان أو موظفيهم |
| Karaya geri dönersek, Randy Olson Afrika'da fileto yapılmış balık artıklarının yerli Halka satılıp, filetoların Avrupa'ya gönderildiği bir balık pazarını fotoğrafladı. | TED | رجوعاَ إلى الأرض، صوّر راندي أولسون سوق مخلفات السمك في أفريقيا، حيث بقايا الأسماك المقطعة يتم بيعها للسكان المحليين، والتي تكون أجزاؤها الرئيسية قد أرسلت إلى أوروبا. |
| Miharayama Dağında Püskürme Yerel Halka Uyarı | Open Subtitles | بركان ميهاراياما تحذير للسكان المحليين . |
| Halka şişe içinde olmasa da mesajınız var değil mi? - Evet. | Open Subtitles | لديك رسالة للسكان لكنها ليست في زجاجة ؟ |
| Ama yerel halk için sorun olan şey para. | Open Subtitles | ولكن بالنسبة للسكان المحليين السعر هو العائق |
| Bu akıntının yönünde yaşayan yerel halk için çok vahim bir haberdir ve bunlardan gelen kanser oranları alarm vermektedir. | TED | وهذا مضرٌ جداً للسكان المحليين الذين يعيشون في مصبات الانهار في المنطقة اذ ان هناك تقارير كثيرة تحذر من ارتفاع حاد بالاصابة بمرض السرطان |
| Bunlar Birleşmiş Milletler'in nüfus verileri, görmüş olabilirsiniz, tüm dünya için. | TED | هذه بيانات إحصائية الأمم المتحدة للسكان ربما رأيتموها، للعالم |
| Bu ay mahallenizde nüfus sayımı yapıyoruz. | Open Subtitles | نقوم بإحصاء للسكان في منطقتكم هذا الشهر |
| Çıkın bakalım, hanımlar. Havuz sadece mahalle sakinlerine açıktır. | Open Subtitles | إنصرفوا يا سيدات البركة للسكان فقط |
| Buranın sakinlerine göre, bu bölgede gündüz aile piknikleri geceleri reşit olmayanların içki âlemleri olurmuş. | Open Subtitles | وفقاً للسكان المحليين، تستضيف هذه المنطقة نزهات عائلية خلال النهار... |
| yerlilere göre toplamadan birkaç gün sonra,.. ...başka bir kovan gemisi ortaya çıkmış. | Open Subtitles | ووفقا للسكان المحليين ، بعد أيام قليلة من هجوم الريث ، ظهرت سفينة أم أخرى للريث |
| Bu ölçekli modeller tüm yerli mimaride evrensel değil midir? | TED | أليست هذه النماذج المتكررة تشمل جميع الهندسات المعمارية للسكان الأصليين؟ |
| Birleşik Devletler'e nüfusun mutluluk deneyimini ölçmek için girişimlerde bulunuluyor. | TED | في الولايات المتحدة، تُبذل جهودا لقياس تجربة السعادة للسكان. |
| Tahmin edebileceğiniz gibi Amerikan yerlilerinin kültürü üzerine eğitim almış. | Open Subtitles | يدرس, ولقد حزرت الحضارة للسكان الأصليين حسنا شكرا |