| Ben sadece içerde tanık olduğun şeyin, zevk için olmadığını bilmeni istiyorum. | Open Subtitles | أنا فقط أريدك أن تعرف أن ما رأيته هناك لم يكن للمتعة |
| Son zamanlarda zevk için yaptığım tek şey kendime Coca Cola almak. | Open Subtitles | تعرف, الشيء الوحيد الذي.. أفعله للمتعة هذه الأيام أن اشرب الكوكا كولا |
| eğlenmek için icat ederiz. Buluş yapmak çok eğlencelidir. Kar elde etmek için de icat ederiz. | TED | نحن نخترع للمتعة. الإختراع شئ ممتع فعلا. و نحن أيضا نخترع لكسب المال. |
| eğlencesine bir şey olduğunu sanıp aptalca bir şey yazdım. | Open Subtitles | تعلم، إعتقدت بأنّها كانت فقط للمتعة لذا كتبت شيء سخيف |
| Giyotin fabrikasına yapılan yolculuğun eğlence için olduğunu sanmıştı ama onu vurmam için ideal bir yerdi. | Open Subtitles | ظن أن الرحلة لمصنع المقاصل كانت للمتعة فحسب لكنه كان المكان المثالي لقتله |
| Hadi eğlenceli bir parti yapalım - Evet, eğlence | Open Subtitles | والآن دعونا نستمتع بحفلة ممتعة أجل للمتعة |
| Peter Pan sayısız eğlenceler yaşadı... ama diğer çocuklar asla bilemedi ki, o sonsuza kadar uzak kalacağı bir eğlenceye bakmaktaydı. | Open Subtitles | بيتر بان كان عنده متع لا تحصى لا يستطيع الأطفال الآخرين أبدا معرفتها لكنّه كان ينظر للمتعة |
| Uyumsuzluk, en basit hâliyle, salya örneği gibi fizyolojik tepkinizle öznel zevk deneyiminiz arasında tahmini ilişki eksikliği olması durumu. | TED | غير التوافقية، بسيط للغاية، هو عندما يوجد هناك نقص للعلاقة التنبؤية بين استجابتكم الوظيفية، مثل اللعاب، وتجربتكم الموضوعية للمتعة والشهوة. |
| KA: Tamam, bu tamamen zevk ile alakalı -- kumarhaneler, oteller ve restoranlar... | TED | كورت أندرسون: حسنا..أعمالك هي للمتعة و التسلية كأندية القمار، الفنادق و المطاعم |
| Bar'a, bu zevk ışığına, kaybolmuş rüyaların barınağına doğru yöneldi. | Open Subtitles | نحو قاعة الرقص ذلك الضوء المنبعث للمتعة ذلك الصدى للأحلام الضائعة |
| Hergün ton balığı ve süt var, ve yalnızca zevk için fare avlayacaksın. | Open Subtitles | ستحصل على اللبن والسمك كل يوم وستصطاد الفئران للمتعة فقط |
| Ve balinalar beşinci olarak, sadece eğlenmek için öldürür. | Open Subtitles | و السبب الخامس الذي يجعل الحيتان تقتل هو للمتعة |
| Bu bir oyun. Ya eğlenmek için ya da kazanmak için oynarsın. | Open Subtitles | إنها لعبة، بإمكانك اللعب للمتعة أو اللعب للفوز |
| Bulunması gereken şey sadece buna ilave bir sistem... 10 yaşındaki çocukların çoğu ağaçlara tırmanırlarken sen eğlenmek için ne yaparsın? | Open Subtitles | ولكنّ، ما كنّا بحاجة لاختراعه هو ..نظام لنقوم بـ بينما أطفال العاشرة يتسلّقون الأشجار مالذي تفعله للمتعة ؟ |
| Sevmedim, var, var, var, var, sevmedim. -Bunu sadece eğlencesine deneyeceğim. | Open Subtitles | كرهته، سأشتريه، سأشتريه، سأشتريه كرهته، سأجرب هذا للمتعة |
| Bakın, eğlencesine flört etmek başka bir çıkar için flört etmek başka. | Open Subtitles | حسنا، أنا أقول فقط هناك غزل للمتعة وثم هناك غزل للانتفاع. |
| Düşünüyorum da, eğlencesine kim olduğumuz hakkındaki uydurma hikayeyi biraz süsleyebiliriz. | Open Subtitles | كنت أفكر، فقط للمتعة يجب ان نسخن قصة غطائنا عن من نحن |
| Doktora yapmaya hazırlanıyor, eğlence için felsefe okuyor, her hafta pazar bulmacasını çözüyor ve bitiriyor. | Open Subtitles | إنها متقدمة للدكتوارة ، تقرأ الفلسفة للمتعة وتحل كلمات المتقاطعة ليوم الأحد وتنتهي من حلها |
| Hiçbir anlama gelmediğini, sadece eğlence için olduğunu söylediğin zamanlar yaptığımız seksi hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أتذكرين عندما كنا نمارس الجنس و قلتِ أن ذلك لا يعني لكِ شيئا و أنه كان للمتعة فقط؟ |
| hem kolay hem eğlenceli. | Open Subtitles | مابك الامر سهل و باعث للمتعة و هذا يروق لهم |
| Hatuna eğlenceye hazır olduğunu ve bundan pişman olmayacağını göster. | Open Subtitles | واسمحوا لها أن تعرف أنك مستعد للمتعة ، وانك لم تعتذر لأنها ستعمل. |
| Bir grup yaşlı kadın, sırf eğlence olsun diye parmak izlerini aldıracak bir grup küçük çocuk da buzdolabı için hatıralık sabıka fotoğrafı çektirecek. | Open Subtitles | مجموعة من السيدات الكبيرات قليلاً يتم أخذ بصماتهم للمتعة و مجموعة من الأطفال الضغار يحصلون على صور تذكارية للثلاجة |
| Sen de sana verebileceğim zevki şiddetle arzuluyorsun, değil mi? | Open Subtitles | كما تتوقين للمتعة التي أمنحك إياها أليس كذلك؟ |
| Hayır, işimin başındayken içmem. Bunlar keyif için değil. | Open Subtitles | انا لا اشرب اثناء العمل, ولا حتى للمتعة فى اى وقت |
| Siz çocuklar çiftler halinde Tayland'a eğlenmeye geldiniz, değil mi? | Open Subtitles | لقد أتيتم إلى "تايلاند" للمتعة ، أليس كذلك؟ |
| Kendini çıplak ve izleniyor olmanın Zevkine bırak. | Open Subtitles | إستسلمي للمتعة من وجودك عارية ووجود من يراقبك. |
| Çocuklar, maç eğlence amaçlı, sakin olun ve seyirciye iyi bir şov yapın. | Open Subtitles | حسناً أيها الرجال هذا للمتعة لذا خذوا الأمر بسهولة وقدموا عرض جيد |