| Uykunuzda konuşurken duyduğunu düşündüğünüz bir fahişe ya da hostes varsa, bilmem gerekiyor. | Open Subtitles | إذا هناك مومس أو مضيّفة هناك تعتقد لربما سمعتك في نومك، أحتاج للمعرفة. |
| Teşekkür etmem gerekenin gerçekten Tanrı mı olduğunu bilmem gerek. | Open Subtitles | أحتاج للمعرفة إذا هو حقا الله أنا يجب أن أشكر. |
| Ama ona güveniyorum. O küçük beyni bilmek için can atıyor. | Open Subtitles | أنا أعتمد عليها، ذلك الرأس الصغيرة شغوف للمعرفة |
| Ayrıca Bilgiye olan açlığı ve çevresini sorgulama tutkusundan dolayı kolayca dikkati dağılabilir ve sabırsızlaşabilirdi. | TED | وكانت سريعة الشرود وسرعان ما ينفد صبرها، بالمقارنة مع تعطشها للمعرفة ورغبتها في استكشاف ما يحيط بها. |
| Kaçaklar hasta mı bilmesi lazım. | Open Subtitles | يحتاج للمعرفة إذا الرجال الهاربين مصابون. |
| James, bilmen gereken en önemli şey hiçbir bok bilmediğindir. | Open Subtitles | جيمس، شي أكثر أهمية شيء تحتاج للمعرفة بأنّك لا تعرف |
| Çok öğrenmek istediğim bir şey var. | Open Subtitles | هناك الشيء الذي أنا إهتم جدا للمعرفة. تنظر هذه الغرفة جدا |
| Kesin olarak Öğrenmenin bir yolu var ama önermekte tereddüt ediyorum. | Open Subtitles | هناك طريق واضح للمعرفة لمتأكّد لكنّي أتردّد في إقتراحه. |
| Öğrenciler çeşitli unsurlarla doldurulması gereken boş tenekeler gibi değil de bilginin eşyaratıcıları olarak görülmeliler. | TED | لا يجب النظر إلى الطلاب كأوعية فارغة لتملأ بالحقائق بل كمنتجين للمعرفة. |
| 45 dakika geçti. Daha fazla alan alacak mıyım bilmem gerek. | Open Subtitles | لقد مرت 45 دقيقة, أحتاج للمعرفة لو حصلت على مساحة إضافية |
| Zaten bilmem gereken tek şey yasaları çiğnediğindi. | Open Subtitles | كلّ إحتجت للمعرفة حول أنت كنت بأنّك كسرت القانون. |
| Sark'a benim çift taraflı ajan olduğumu söyleyip söylemediğini bilmem gerekiyor. | Open Subtitles | أحتاج للمعرفة إذا أنت أبدا أخبرت سارك بأنّي عميل مزدوج. |
| Kuyruklu yıldızların bir zamanlar kötülüğün habercisi olarak görüldüklerini izleyicilerimiz bilmek isteyebilirler. | Open Subtitles | مشاهدوننا قَد يهتموا للمعرفة... تلك المذنبات إعتبرت عند البعض إنذارا من الشيطان. |
| Neden ben? Eğer bunu soruyorsan, demek ki bilmek için hazır değilsin. | Open Subtitles | اذا اردت ان تعرف يجب ان تطلب ثمّ أنت لست مستعدّ للمعرفة لحد الآن |
| "Gerçek" için sonsuz arayışında insan Bilgiye mahkum edilmiştir. | Open Subtitles | فى بحثه الدؤوب عن الحقيقة، صار الإنسان مداناً للمعرفة |
| Sadece bilmesi gerekenlerin bileceği biri ve sizin bilmeniz gerekmiyor. | Open Subtitles | فلستم بحاجة للمعرفة -أنت من تصدر القرارات |
| O yüzden bu kolye hakkında bilmen gereken şeyler var. | Open Subtitles | لذا هناك شيئان تحتاج للمعرفة حول هذا العقد. |
| O kara kutuda olan her şeyi öğrenmek istiyorum. | Open Subtitles | أحتاج للمعرفة كلّ شيء الذي على ذلك مسجل البيانات. |
| Enerjilerinizin hücresel düzeyde birleşmek isteyip istemediğini Öğrenmenin tek yolu bu. | Open Subtitles | إنّها الطريقة الوحيدة للمعرفة على المستوى الخلوي، إذا كان القصد من طاقاتكم الإجتماع |
| 9. bölümde Jacob ve babası bilginin peşine düşecekler. | Open Subtitles | الفصل التاسع, وفيه يعقوب وأبيه يسعيان في مسعى للمعرفة |
| Dottie'yi bilmesine gerek yok. | Open Subtitles | ما من سبب تحتاجة للمعرفة بشأن "دوتي"َ |
| bilmemiz mümkün değil, bu yüzden araştırmalıyız. | Open Subtitles | ليس هناك أي طريقة للمعرفة و هذا بالضبط لماذا يجب أن نتحقق |
| Bilgelik için biraz yer açmaya çalışıyorum burada. | Open Subtitles | إنّي أحاول خلق مساحة للمعرفة |
| Değerimi koruyabilmemin tek yolu, Sloane'dan bir adım önde olmanız için sadece bilmeniz gerekenleri söylemek. | Open Subtitles | الطريق الوحيد لي لإبقاء قيمتي لإخبارك فقط الذي تحتاج للمعرفة لكي يبقى قبل سلون. |
| Bilmenin yolu yok, ama eğer Hammond ele geçmişse... | Open Subtitles | لا توجد طريقة للمعرفة ذلك ولكناذاكانجنرالهاموندقدتمإستبدالة.. |
| O kadın hakkında bilinmesi gereken tek şey kötü biri olduğu. | Open Subtitles | كلّ أي واحد يحتاج للمعرفة حول تلك الإمرأة هي رجل سيئة. |