| Fabrika sahibi, avukat, duvarcı ve doktor oldular, biri de Birleşik Devletler Başkanı. | TED | أصبحوا عمال مصانع و محامين و بنائين وأطباء، واحد منهم رئيس للولايات المتحدة. |
| Bütün Ziyaretçiler adına, Birleşik Devletler'e en derin şükranlarımı sunmak isterim. | Open Subtitles | بالنيابة عن كل الزائرين، أريد التعبير عن امتناني الحار للولايات المتحدة |
| Ve nadiren Avrupa'dan bir başarı hikayesi çıktığında onlar bile eninde sonunda Amerika'ya satılıyorlar. | TED | و حتى عندما نحصل على الفرصة قصة النجاح الاروبي حتى هؤلاء، تماما تنتهي ببيعها للولايات المتحدة |
| Tahran'da artık Amerikan elçiliği yok. | Open Subtitles | لم تعد توجد سفارة للولايات المتحدة في طهران |
| Bu Amerika'nın inşa edilmiş tüm altyapısını 15 yıl içinde inşa etmeye eşdeğer bir durum. | TED | هذا يعني بناء ما يساوي كل ما تم بناؤه من بنية تحتية للولايات المتحدة في 15 عام. |
| Eğer Amerika Birleşik Devletleri Başkanını öldürebiliyorlarsa... benim gibi iki paralık bir dansçı için gözlerini kırparlar mı sanıyorsunuz? | Open Subtitles | إذا كان بإمكانهم قتل رئيس للولايات المتحدة هل تعتقد أنهم سيفكرون مرتين قبل قتل فتاة استعراض تافهة مثلي ؟ |
| 2018 yılı itibariyle Çin'deki üretim maliyetleri ABD ile aynı olacak. | TED | بحلول عام 2018، تكاليف التصنيع في الصين ستكون مساوية للولايات المتحدة |
| William Henry Harrison Martin Van Buren'ı yenip, Birleşik Devletlerin dokuzuncu Başkanı oldu | Open Subtitles | وليم هنري فاز بالإنتخابات و هزم مارتن فان بيورن ليصبح بذلك الرئيس التاسع للولايات المتحدة |
| Ve bu yüzden de gelecek Birleşik Devletler başkanı olacağım. | Open Subtitles | وهذا هو السبب في أنني سأكون الرئيس المقبل للولايات المتحدة. |
| Ve bu yüzden de gelecek Birleşik Devletler başkanı olacağım. | Open Subtitles | وهذا هو السبب في أنني سأكون الرئيس المقبل للولايات المتحدة. |
| Ayrıca atınla beraber Birleşik Devletler Atçılık Federasyonu'na üye olmanız lazım. | Open Subtitles | وانتي وحصانك يجب ان تكونوا جزء من اتحاد الفروسية للولايات المتحدة |
| Amerika'ya dönüyordum. Yeni bir iş çıktı. | Open Subtitles | تعلم رجعت للولايات المتحدة لدي وظيفة أخرى |
| Diplomatik bir çanta Rusya'dan yola çıkıp, buraya, Amerika'ya ulaştı. | Open Subtitles | غادرت حقيبة ديبلوماسية روسيا ووصلت هنا للولايات المتحدة. |
| Evet. Ben de eski güzel Amerika'ya tekrar takdirimi sunuyorum. | Open Subtitles | أجل، حتى أنا ازددت تقديراً للولايات المتحدة الأمريكية |
| Ve şimdi sayın Amerikan Savunma Bakanı Charles Kirkland. | Open Subtitles | والان سكرتير الدفاع المميز.. للولايات المتحدة الامريكية السيد تشارلز كيركلاند |
| Yakın tarihli bir Amerikan Hazine raporu belirtiyor ki sadece bir hafta içinde terörist diktatör ve despot yönetimler dahil olmak üzere | Open Subtitles | كشف بإسبوع واحد فقط أن 75 شركة بالولايات المتحدة عوقبت بالغرامة للتداول مع مسؤولين اعداء للولايات المتحدة |
| Amerika'nın ulusal simgesi olarak seçilmiştir heybetli kuvveti güzel görüntüsü ve hatta uzun yaşam süresi sebebiyle. | TED | تم اختياره شعارًا وطنيًا للولايات المتحدة بفضل قوته المهيبة ونظراته الوسيمة بالإضافة إلى عمره الطويل. |
| Böyle bir fabrikada yılda 100,000 uçakla bütün Amerika'nın elektriğini 10 yılda üretebiliriz. | TED | ،مع هذا المصنع و100،000 طائرة سنويا فإنه بإمكاننا أن نوفر الكهرباء للولايات المتحدة لنحو 10 أعوام |
| Az önce Amerika Birleşik Devletleri Adalet Bakanıyla golf oynadım. | Open Subtitles | لقد كنت ألعب الغولف لتوي مع النائب العام للولايات المتحدة. |
| Bu Amerika Birleşik Devletleri için olan bir rekor. | TED | هذا فقط بالنسبة للولايات المتحدة الأمريكية. |
| Herbert Hoover, ABD'nin 31. Başkanı. Bir yıl önce iktidara geldi. | Open Subtitles | هيربيرت هوفر, الرئيس الحادي والثلاثين للولايات المتحدة أصبح قوياً منذ عام |
| Birleşik Devletlerin gelecek başkanıyla tanışmaya hazır mısın? | Open Subtitles | هل انت مستعد لمقابلة الرئيس القادم للولايات المتحدة |
| Eğer Birleşik Devletlere girmek istiyorsa, kurallarımızı kabul etmek zorundadır. | Open Subtitles | اذا ارادت أن تدخل للولايات المتحدة فبجب أن تقبل بقانوننا |
| Amerika Birleşik Devletleri'nin gayri safi yurt içi hasılasının yüzde 60'ı. Bu noktada, bunun sağlık hizmetleriyle fazla ilgisi yok. | TED | ستّون في المئة من الناتج المحلي الإجمالي للولايات المتحدة الأمريكية، إن الأمر له علاقة ضئيلة بالرعاية الصحية في تلك المرحلة، |
| bu durum Amerika için temel sorunları ve kimlik bunalımını ortaya çıkaracaktır. | TED | وهذا سيُنتج مشاكل جوهرية وأزمة هوية للولايات المتحدة. |
| Yaşamımdaki hiçbir şey benim burada Amerika Birleşik Devletlerinin ilk Afrika kökenli Amerikalı Başkan eşi olarak durmamı tahmin ettiremezdi. | TED | لا يوجد شئ في مسار حياتي قد يتوقع أنني سأقف هنا كأول سيدة أفريقية أمريكية ، السيدة الأولى للولايات المتحدة الامريكية. |
| Bir gün sonra, Jana Projesi'ni devletin siber merkezini gözetleme amacıyla kurdun. | Open Subtitles | بعد يوم، بدئت المشروع "جانا" لهدف وحيد أن تراقب القيادة الإلكترونية للولايات المتحدة -ومن أين حصلتِ على هذا؟ |