| Şerif kumaş dükkanına gittim, yün ipliği ve yün iğnesi aldım. | Open Subtitles | شريف ذهبت لمحل القماش فأخضرت بعض الخيوط و بعض إبر الحياكة |
| Adres, muhtemelen küçük bir tekel dükkanına veya bir haber ajansına ait olacaktı, değil mi, Bay Mayfield? | Open Subtitles | العنوان على الأرجح هو لمحل سجائر أو تاجر |
| Ben de bunu bizim rehine dükkanı sahibiRosie´le bahis oynamak için şans olarak gördüm. | Open Subtitles | رأيت بانها فرصة لعمل رهان مع روزي المالك لمحل الرهان. |
| Yalan söyledim. Beni video dükkânına götürecekti. | Open Subtitles | انا كنت اكذب هي بتاخذني لمحل فديو الاعاب |
| Tamam o zaman, Gloria's üzerinden gideceğim. Sence neye ihtiyaç var? | Open Subtitles | اوكي لاذهب لمحل غلوريا ماذا تضنين انك تحتاجين ؟ |
| Onu daha önce güzellik salonuna götürmek istedim ama sen olmaz dedin. | Open Subtitles | لقد قلت لك أني سآخذها لمحل تصفيف الشعر و لكنك رفضت ذلك |
| İlk kez kadın iç çamaşırı mağazasına gittim. | Open Subtitles | كانت أول مرةٌ أذهب فيها لمحل للملابس النسائية |
| Tüm koleksiyonlarımı topluyorum ve onları götürüp çizgi roman dükkanına satacağım. | Open Subtitles | سأجمع كل مقتنياتي و أنزل بهم لمحل مجلات الصور المتحركة لكي أبيعها |
| Başka bir sorun daha çıkmadan Sen puro dükkanına gitmelisin. | Open Subtitles | عليك العودة لمحل السجائر قبل أن يحدث أمر آخر |
| Her ay başında, Earl devlet yardımını alır ve doğruca içki dükkanına gider. | Open Subtitles | كُلّ شهر، إيرل يُصرّفُ المراقبة وبعد ذلك يذهب مباشرة لمحل بيع الكحول |
| Yeni kahve dükkanına uğrayabilir miyiz? | Open Subtitles | اسمع، هل نستطيع أن نذهب لمحل القهوة الجديد؟ |
| Yani yine içki dükkanına girer, bütün gün kafayı çekersin. | Open Subtitles | وهذا يعني أنّك عدت لمحل الخمور. وتثمل طوال اليوم. |
| İşimi ko'dumun tatlı dükkanına taşımayacağım ihtiyar. | Open Subtitles | أجل، أنا لن أنقل عملي لمحل فطائر أيها العجوز |
| ! ? İçki dükkanı kasası açacak adam arıyorsanız, O ben değilim. | Open Subtitles | إن كنت تبحث عن رجل يحل رموز خزنة لمحل بيع المشروبات الكحولية، فلست بالرجل الذي تريده |
| Belki de sarhoşken sahneye çıkmak bir içki dükkanı soygunu bencilce bir kahramanlık gösterisi ya da gecikmiş bir hasat Sudan'da bir soykırımına yol açabilir. | Open Subtitles | ربما تمثيل سكرانة او سرقة بلهاء لمحل خمور اداء بطولي اناني حصاد متأخر |
| Carrie'yi silah dükkânına götürmek üzere arabayı kullandığını varsayıyoruz. | Open Subtitles | اااه , لقد توقعنا بأنه كان يريد اخذ كاري لمحل الأسلحة النارية |
| Rebecca'yla beraber üniversitede oda arkadaşıyken tuvalet kâğıdı satın almak yerine binamızın alt katındaki dondurma dükkânına gidip peçete çaldığımızı anlatmıştım sana. | Open Subtitles | ..عندما كنا رفيقات سكن بالجامعة , لقد كنا بدلاً من شراء أوراق المرحاض نذهب لمحل آيس كريم تحت شقتنا |
| Cadde'deki Felicia's isimli bir dükkanın vitrinine bakmaya götürürdü. | Open Subtitles | كانت تأخذني لمحل صنع نوافذ في منطقة تعج بالجواهر وسطالمدينةالشارعالثالث"فيليشا" |
| Kapanmadan önce yine atari salonuna gitmek istersem, giderim. | Open Subtitles | إذا رغبت الذهاب لمحل ألعاب الفيديو الليلة حتى يغلق ، أفعل ذلك. |
| Ve bisikletimi bisiklet mağazasına götürmüştüm-- buna bayılıyorum-- tekerlekleri "düzeltme" adı verilen bir şey yapmak istediler. | TED | أخذت دراجتي لمحل الدراجات - أحب هذا - نفس الدراجة، ليقوموا بشيء يسمى "تضبيط" العجلات. |
| Castillo birkaç defa bakkalına gelip biraz içki ve prezervatif aldığını söylemişti. | Open Subtitles | (كاستيو) قال إنّه أتى لمحل مرات عديدة، لشراء الشراب والواقيات |
| Yan tarafta Bir Tofu dükkanının amblemi vardı. | Open Subtitles | انا فقط رايت اعلا ن لمحل الفول على سيارته |
| Yerel bir silah dükkanından bir parti alınmış. | Open Subtitles | . وتعقبتها حتى وصلت للدفعة التي تعود لمحل أسلحة محلي |