| Söylemek istemezdim ama bilmelisin diye düşündüm. Yani iyiliğin için. | Open Subtitles | لم أكن أرغب أن أقول لكِ, لكن يجب أن تعلمي، لمصلحتكِ. |
| Umarım, iyiliğin için az önce söylediğin şey tahmin ettiğim şey değildir. | Open Subtitles | اتمنى, لمصلحتكِ, بأنك لن تقولين ما اعتقد بأنك ستقوليه. |
| Vallahi, kendi iyiliğin için, umarım bu olay uzun sürerse neler yapacağımı göz önünde tutarsın. | Open Subtitles | حسنٌ , لمصلحتكِ الشخصيّة، يُفضل أن تتذكري بما سأفعله لو أخذ ذلك وقتًا أطول من اللازم. |
| Bayan, bir kadın için bile fazla olan şu duruşunuzla, kendi iyiliğiniz için daha az cesur olsanız iyi olur. | Open Subtitles | سيّدتي، حتى بالنسبة لامرأة لديهاوجهكِالقويّ.. أنتِ تغدين شجاعة أكثر من اللازم لمصلحتكِ الشخصية |
| Savcılığa ne hikaye yutturmanızı istedilerse, kendi iyiliğiniz için bunu yapmayın. | Open Subtitles | أن تطعمي بها المدّعي العام لمصلحتكِ الخاصة لا تفعلي هذا |
| Bunu senin iyiliğin için söylüyorum. | Open Subtitles | أنا أخبركِ هذا لمصلحتكِ الشخصية |
| senin iyiliğin içindi. | Open Subtitles | لقد كان هذا لمصلحتكِ. |
| Vallahi, kendi iyiliğin için, umarım bu olay uzun sürerse neler yapacağımı göz önünde tutarsın. | Open Subtitles | حسنٌ , لمصلحتكِ الشخصيّة، يُفضل أن تتذكري بما سأفعله لو أخذ ذلك وقتًا أطول من اللازم. |
| Ağır konuşuyor olabilirim ama bu kendi iyiliğin için. | Open Subtitles | قد يبدو هذا قاسياً ولكنه لمصلحتكِ. |
| İnan bana, bu kendi iyiliğin için. | Open Subtitles | صدقيني، هذا لمصلحتكِ |
| Bunu senin iyiliğin için yaptım. | Open Subtitles | أنا فعلت هذا لمصلحتكِ |
| Yaptığımız herşeyi senin iyiliğin için yapıyoruz. | Open Subtitles | -أي شيء نفعله فهو لمصلحتكِ أنتِ |
| Kendi iyiliğiniz için gidin. | Open Subtitles | من فضلكِ ، إبتعدي الآن لمصلحتكِ |
| Sizin iyiliğiniz için hanımefendi. | Open Subtitles | لمصلحتكِ الشخصية، سيدتيِ. |
| Bunu kendi iyiliğiniz için yapıyorum. | Open Subtitles | أنا أفعل هذا لمصلحتكِ |
| Ama bu senin iyiliğin içindi Dominique. | Open Subtitles | "لكن هذا لمصلحتكِ يا"دومينيك |