| duymadım, çünkü kurutucuyu tamir ediyordum. | Open Subtitles | أجل لكنني لم أسمعه لأنني كنت اصلح الغسالة |
| Onun ömrü boyunca Tanrı hakkında konuştuğunu duymadım, tamam mı? | Open Subtitles | لم أسمعه يتحدث عن الرب طوال حياته، أليس كذلك؟ |
| Hiç bir patlama sesi duymadım, sadece havada uçtuğumu ve her yerin karanlık olduğunu hatırlıyorum. | Open Subtitles | أنا لم أسمعه حتى ينفجر. فقط طرتُ خلال الهواء وكلّ شيء أصبح أسود. |
| Ağzımdan daha önce hiç duymadığım bir ses çıktı: biraz inilti, biraz çığlık, neredeyse insanlık dışı ve korku dolu. | TED | صدر صوت من فمي لم أسمعه من قبل: نصف تأوه، نصف صراخ، بالكاد إنساني، إرهابي بحت |
| Ama sonra bana daha önce hiç duymadığım bir şey söyledi: Tıbbi marihuana ona kendi hayatını ve sağlığını kontrol edebilme imkanını sunuyordu. | TED | وثم قالت شيئًا لم أسمعه من قبل مطلقًا وهو أنه أعطاها سيطرة على حياتها، وعلى صحتها. |
| Her bölümü iki kere okumuş olabilirim ama şu ana kadar gerçekten duymamışım. | Open Subtitles | لقد قرأت كل فصل مرتين، لكني لم أسمعه حقًا حتى الآن |
| O kadar hasta olmasına rağmen hiç şikâyet ettiğini duymadım. | Open Subtitles | في سوء حالته لم أسمعه قد يشتكي و لا مرة |
| Senden bahsettiğini hiç duymadım. | Open Subtitles | لا أصدق إني لم أسمعه يذكر إسمك |
| Hiç komik birşey dediğini duymadım. | Open Subtitles | لم أسمعه يقول شيئاً مضحكاً من قبل |
| Sokaktaki seslerden gelirken duymadım. | Open Subtitles | لم أسمعه في الطريق بسبب الضوضاء |
| Hiç komik bir şey söylediğini duymadım. | Open Subtitles | لم أسمعه يقول شيئاً مضحكاً قط. |
| Yaklaştığını duymadım, beni omuzlarımdan yakaladı... | Open Subtitles | لم أسمعه يقترب مني. ولكنهأمسكنيمن كتفي... |
| Kimseden duymadım ismi listede vardı. | Open Subtitles | لم أسمعه من أحد ، إنه موجود في القائمة |
| Curtin dün gece gizlice eve girdi, hiç duymadım. | Open Subtitles | كورتين تسلل الليلة الماضية لم أسمعه |
| Ne zaman, ben de ordaydım, birşey dediğini duymadım.. | Open Subtitles | متى؟ أنا كنتُ هناك لم أسمعه يقول ذلك |
| Ancak onun Reese için çalıştığını söylediğini duymadım. | Open Subtitles | لكنني لم أسمعه أبداً يقول " بأنه عمل لحساب " ريس |
| Fakat dışarıda çalışırken mesaj geldiğini duymadım. | Open Subtitles | ولكني لم أسمعه يدخل عندما كنت اتدرب |
| Önceden hiç duymadığım bir isim de kattın içine kesin. | Open Subtitles | حسناً , أنا متأكد تماماً بأنك قلتِ إسماً لم أسمعه من قبل |
| Önceden hiç duymadığım bir isim de kattın içine kesin. | Open Subtitles | حسناً , أنا متأكد تماماً بأنك قلتِ إسماً لم أسمعه من قبل |
| Ve daha önce hiç duymadığım gibi duydum. | Open Subtitles | وسمعت ما لم أسمعه بحياتي |
| Söyle, o zaman. Neyi duymamışım? | Open Subtitles | أخبريني إذاً ما الذي لم أسمعه ؟ |
| Sahilde yürüyordum. duymamışım, kusura bakma. | Open Subtitles | أجل, كنت أتمشى على الشاطئ لم أسمعه أسف |