| asla süslü kadın olmak istemedi. Hiç süslü kadınmış gibi bile yapmadı. | Open Subtitles | .لم ترغب أبدا في أن تكون عشيقة بل حتى لم تتظاهر أبدا بكونها عشيقة |
| Anneme derdimi anlatmaya çalıştımsa da, bu konuda konuşmamı istemedi. | Open Subtitles | حاولت أن أخبر أمى لكنها لم ترغب ان تسمع شيئا كهذا |
| Bu yüzden sevgili Sandy'nin bu işi nasıl yaptığını öğrenmek istemedin. | Open Subtitles | ولهذا لم ترغب أن تعلم كيف كان ولدك الذهبي يفعل هذا |
| Ben bile götürmek istiyorum. Sen götürmek istemiyorsan, üzgünüm ama eşcinsel olabilirsin. | Open Subtitles | أنا أريد مطارحتها إذا لم ترغب بمطارحتها ، آسفة فقد تكون شاذ |
| Çocuk istemiyor, ama ameliyat basarisiz oluyor, kadin ölüyor. | Open Subtitles | لم ترغب في الاحتفاظ بالطفل ولكن العملية فشلت ولقت حتفها. |
| Madem onu evlat edinmek istemiyordun, ne diye tüm bu testleri yaptırtırdın bana? | Open Subtitles | لو لم ترغب في تبنيه، لما تركتني أخضع لكل تلك الفحوصات؟ |
| Ama, seni, galaya benimle gelmek istemediğini anlayacak kadar iyi tanıyorum. | Open Subtitles | ولكنى أعرف أنك لم ترغب قط فى الحضور الى الحفل معى |
| Sizinle üst üste iki akşam takılmak istemedi. Çok çok özür dilerim. | Open Subtitles | حسناً, لم ترغب في قضاء ليلتين متتاليتين معكما, أنا آسف |
| Ama kafasını ölümle ilgili düşüncelerle meşgul etmek istemedi. | Open Subtitles | لكنها لم ترغب أن تشغل عقلها مع أفكار الموت |
| Eyalet polisi, siz gelene kadar kimsenin yaklaşmasını istemedi. | Open Subtitles | شرطة الولاية لم ترغب في أن يقترب منها أحد قبل أن تأتوا أنتم |
| Kardesim tabii ki bunu istemedi. Çiglik atmaya basladi. | Open Subtitles | و هي بالطبع, لم ترغب بذلك لذا شرعت بالصراخ |
| Kimsenin bilmesini istemedi, bilen tek bendim. | Open Subtitles | اسمعي, لا أحد هنا يعرف بعلاقتنا لم ترغب أن يعرف أحد.كان التاتو لي وحدي |
| Şimdi burada samimi olalım. Asla arkadaşlığımı istemedin. | Open Subtitles | و لكن لنكن صريحين أنت لم ترغب قط بصداقتي |
| Sen onu trende istemedin. Bu da seni temize çıkardı. | Open Subtitles | وانت لم ترغب به على متن القطار هذا جعلك بعيدا عن الشبهات |
| Bilinçaltında onun acısına hassasiyet gösterdin ve bundan faydalanmak istemedin. | Open Subtitles | بطريقة غير واعية كنت متعاطفاً مع آلامها و لم ترغب في إستغلال ذلك |
| İstemiyorsan gitmek zorunda değilsin. Fikrin değişti diye ayıplayacak değiliz. | Open Subtitles | لستَ مضطرّاً للذهاب ما لم ترغب فلا عيب في التراجع |
| Eğer istemiyorsan, ajanlarımdan sana sokağa kadar eşlik etmelerini isteyeceğim. | Open Subtitles | وإن لم ترغب في ذلك فيجب أن أطلب من عملائي |
| Ama asla benimle birlikte alışverişe çıkmak istemiyor! | Open Subtitles | لكنّها لم ترغب أبداً في الذهاب للتسوق معي |
| Daha başta benimle evlenmek istemiyordun. | Open Subtitles | أنت لم ترغب مطلقاً بالزواج بالمقام الأول. |
| Annemin eğitim hakkı elinden alındığı için ve bana ve kardeşlerime kendisininki gibi bir hayatımız olmasını istemediğini sürekli hatırlattığı için okula gittim. | TED | بل لأن أمي حُرِمت من التعليم، فكانت تُذَكِّرني باسمرار و إخوتي كذلك على أنها لم ترغب لنا أن نعيش الحياة التي عاشتها. |
| Nerede olduğumu, ya da ne yaptığımı insanlara anlatmak istemezsen anlarım. | Open Subtitles | إن لم ترغب بإخبار الناس أين كُنت وما فعلته فلا بأس |
| Hayır, o konuşurdu, her zaman konuşurdu, ...ama bu videoyu izleyene kadar bunu gerçekten istememişti. | Open Subtitles | لا، تَكلّمت , لطالما كانت تتكلم لَكنَّها لم ترغب حقاًً في القيام بذلك إلا بعد مشاهدتها الفديدو |
| Akşamları içeri girmek ve yemek yemek istemiyordu. | TED | لم ترغب في الذهاب للمبيت ليلًا، ولم ترغب في الذهاب لتناول الطعام. |
| Onu zaten hiç istememiştin. | Open Subtitles | فأنت لم ترغب بهِ على أيِّ حالٍ من الأحوال |
| Buraya geri gelmek istememiştin. Bunu şimdi anlıyorum. | Open Subtitles | لم ترغب بالعودة هنا أنا أفهم ذلك الآن |
| Bayan Garza evde kalmayı istememiş. | Open Subtitles | لم ترغب السيدة غارزا في البقاء في المنزل. |
| Eğer o istemiyorsa, o zaman senle yapmak istiyorum. | Open Subtitles | و إن لم ترغب بفعل هذا فلنأرغببفعلهذا معك .. |