Kim Joo Won'un oranın sahibi olduğunu gerçekten bilmiyor muydun? | Open Subtitles | أنتِ حقاً لم تعرفي بأن كيم جو وون هو صاحب المحل؟ |
Zeki olduğunu sanıyordum, bunu bile bilmiyor muydun? | Open Subtitles | ظننت بأنكِ ذكية لكنكِ حتى لم تعرفي ذلك ؟ |
Hiç bir şeyi de bilmiyorsun. Bütün bunlar senin numaran mı yoksa? | Open Subtitles | لم تعرفي ابداً أتعني أن علينا ان نصدقك كيف نعرف أنكِ لست من وضع الفخ؟ |
Bir gece onunla sinemaya gitmiştik, bir oğlanla buluştu, siz bilmiyordunuz. | Open Subtitles | بتلك الليلة عندما ذهبنا للسينما، هي إلتقت بفتى. لم تعرفي ذلك. |
Bence sanatın özü, insanların konumuna göre bazı çalışmalar ortaya çıkarmaktır, böylece sahip olduğunu bilmediğin hislerle temasa geçersin. | Open Subtitles | أعتقد أن جوهر الفن هو أن يقدم نوع من حالة الشروع في العمل لذلك يمكنكِ أن تتواصلي مع مشاعر لم تعرفي أنكِ تكنّيها |
Bugün sana geldim ama ne istediğini bilmiyorsan, anladığında çok geç olabilir. | Open Subtitles | أتيتُ اليوم، ولكن إن لم تعرفي ما الذي تريدينه فربما يكون الأوان قد فات عندما تعرفين |
Belki de bu tür şeyler uzun zamandan beri oluyordu ama senin haberin yoktu. | Open Subtitles | إذاً هذا ربما كانت هذة الأشياء تحدث من مدة طويلة و لكنكِ لم تعرفي عنها |
Bağış topladıklarını bile bilmiyordun? | Open Subtitles | أنتي لم تعرفي أنهم كانوا يأخذون التبرعات |
Bana mesaj attığında, benim olduğumu bilmiyor muydun? | Open Subtitles | لذا عندما راسلتني لم تعرفي بأنه كنت أنا ؟ |
Ben de bilmiyordum. bilmiyor muydun? | Open Subtitles | أنا لم أعرف أيضا حتى أنت لم تعرفي ؟ |
Ne yapacaklarını bilmiyor muydun? | Open Subtitles | لم أعرف لم تعرفي ما كانوا سيفعلون؟ |
Sen onun rehberlik danısmanisin, bunu bilmiyor muydun? | Open Subtitles | أنتِ مستشارة توجيهها أنت لم تعرفي ذلك؟ |
Kate onu bulamadın. Varolduğunu bile bilmiyorsun. | Open Subtitles | أنت لم تجديه ابدا أنت لم تعرفي أذا كان موجودا |
Nasıl olduğunu bilmiyorsun. | Open Subtitles | أنا عملت بما لديّ و لم تعرفي كيف كان الامر |
Belli etmediğim için bilmiyorsun galiba, ama senden birazcık hoşlanmıştım. | Open Subtitles | أعتقد أنكِ لم تعرفي لم أعبر عن هذا من قبل، لقد أحببتكِ قليلاً. |
Madem hakkında çok şey bilmiyordunuz, olanlara nasıl bu kadar hâkimsiniz? | Open Subtitles | لو أنك لم تعرفي بشأنه كيف أنك تعرفين كل هذا ؟ |
Karakolda bilmediğin halde her şeyi biliyor gibi mi davrandın? | Open Subtitles | لم تعرفي كل شيء , وتصرفتي مثل ذلك في مركز الشرطة ؟ |
Unutma, bir kelimenin imlasını bilmiyorsan... duyduğun gibi kodla. | Open Subtitles | تذكري, أن لم تعرفي تهجئة الكلمة تهجيها من من صوت النطق |
Tıpkı anneme yaptıkları gibi. Tabi senin bundan haberin yoktu, değil mi? | Open Subtitles | مثلما قتلوا أمي، ولكنكِ لم تعرفي هذا، أليس كذلك؟ |
Bunu ve senin kollarındayken onu koruduğumu bile bilmiyordun. | Open Subtitles | إنكِ حتى لم تعرفي ذلك وقمتي بحمايته بين ذراعيكِ |
Nereye sakladığımı bilmezdin. | Open Subtitles | أنتِ لم تعرفي أين هي |
Çünkü ne Ginger'ı, ne Mary Ann'i ne de Howells'ı tanımıyordun ve bahse varım ki Globetrotters'ın Gilligan's Island'a konuk olduklarını da bilmiyorsundur.* | Open Subtitles | السبب انك لم تكوني على معرفه بالزنجبيل , او الماري آن , او هاولز , واراهن انك لم تعرفي |
Seni durdurmaya çalıştım. Fakat sen bunun farkında değildin. Çünkü sadece seni durdurmaya çalıştım. | Open Subtitles | حاولتُ إيقافكِ لكنّكِ لم تعرفي ذلك لأنني حاولتُ فقط أن أوقفكِ |