| Bizi uyarmaya çalıştı ama anlamadık. | Open Subtitles | بقد كانت تحاول أن تحذرنا و نحن لم نفهم هذا حتى |
| Başta karışık algoritmayı anlamadık bile. | Open Subtitles | في باديء الأمر حتى لم نفهم لوغاريتماته المعقدة |
| Ne olduğunu biz de tam olarak anlamadık. | Open Subtitles | لم نفهم ذلك نحن الآخرين، أيضاً. إنظر، الامر بسيط. |
| Acı çektiğinin haricinde dediklerinden pek bir şey anlamıyorduk. | Open Subtitles | لم نفهم معظم حديثه فقط أنه كان يتألم |
| Virüsü tamamen anlamadığımız gerçeğinden bahsetmeme gerek bile yok. | Open Subtitles | بدون الحاجة الى ذكر الى اننا لم نفهم الفيروس بعد |
| Bak, siktiğim göt deliği, konuşuyor ve biz bişey duymuyoruz, söylediği hiçbirşeyi anlamıyoruz. | Open Subtitles | انظر إلى هذا الأحمق الأخرق كان يتحدث ، ولم نسمع شيئاً و لم نفهم شيئاً مما قاله |
| Bunun yüzünden de tarihte yaptığımız şeyleri neden yaptığımızı tam olarak anlayamadık. | TED | وبسبب ذلك ، فنحن فعلياً لم نفهم مدى تأثير ما فعلناه بتاريخنا. |
| Bu önemli çünkü karşı tarafın aslında nereden geldiğini anlamazsak etkili argümanlar sunamayız ve önemli çünkü onlara da bizim pozisyonumuzdaki sorunlara işaret etme fırsatı veriyor. | TED | هذا مهمٌ لأنه لا يمكننا تقديم حججٍ قوية إن لم نفهم دوافع ومصادر الطرف الآخر ولأنها ستمنحهم فرصة تحديد العيوب في مواقفنا. |
| İki ay sonra geri geldim. Çocuklar toplanarak "Hiçbir şey anlamadık." | TED | عدت بعد شهرين و احتشد على الاطفال و قالوا "لم نفهم اي شيء" |
| Kafalarının üstüne atom bombası düşen... insanların hislerini asla anlamadık._BAR_ | Open Subtitles | لم نفهم أبدا مشاعر الناس... الذين سقطت القنبلة الذرية على رؤوسهم، لم نتوقف أبدا للتفكير بذلك |
| Mayıs sineğini nasıl çoğaltacağımızı anlamadık. | Open Subtitles | لم نفهم وسيلة تكاثر ذبابات مايو |
| Dediklerinden hiçbir şey anlamadık bir kelime hariç. | Open Subtitles | لم نفهم شيئاً يقولونه، عدا كلمة واحدة. |
| Ne için?" Şuanda gördüğünüz küçük kız elini kaldırıp kötü bir İngilizce ve Tamil dilinde "Düzensiz DNA molekülü dizilimlerinin hastalığa sebep olmasından başka hiçbir şey anlamadık." | TED | فقامت فتاة صغيرة، سترونها الآن، رفعت يدها و قالت لي في لهجة مكسورة من الانجليزي و التامل، قالت "حسناً، بجانب معلومة ان نسخ الحمض النووي الغير سليم يسبب الامراض، فإننا لم نفهم اي شيء آخر" |
| Hiçbir şey anlamadık. | TED | و لكننا لم نفهم شيئاً |
| dedim. 12 yaşındaki bir kız elini kaldırdı ve sözel olarak "DNA'nın düzensiz bölünmesinin genetik hastalıklara neden olduğunun dışında hiçbirşey anlamadık." | TED | فرفعت فتاة تبلغ من العمر 12 عاما يدها وقالت : حرفيا ، "بخلاف حقيقة أنّ التّناسخ الخاطئ لِجُزئيّات الحمض النوويّ يُسبّب أمراضا وراثيّة، لم نفهم أيّ شيء آخر". |
| Mon-El buraya ilk geldiğinde, birbirimizi anlamıyorduk. | Open Subtitles | عندما هبط (مون-إل) لأول مرة هنا، لم نفهم بعضنا البعض |
| CA: Hepimiz bu dramatik saldırılar karşısında heyecanlanmak için evrimleştik. Çünkü geçmişte, tarih öncesinde, hastalık gibi şeyleri anlamıyorduk veya yoksulluğa sebep olan sistemleri falan, ve tür olarak bu tip olaylar karşısında üzülerek enerji harcamak hiç de mantıklı değildi. | TED | كريس: لقد تطورنا لنصبح جميعاً مُثارين بهذه الهجمات المثيرة. هل ذلك بسبب الماضي، في الماضي السحيق، لم نفهم أشياء مثل الكوارث والانظمة التي تتسبب في الفقر والخ... وهكذا فإنه لم يكن له معنى بالنسبة لنا كمخلوقات لبذل أي جهد في القلق حول تلك الأشياء؟ |
| Ne dediğini anlamadığımız için üzerimize gelme. | Open Subtitles | لا تتنمّر علينا لمجرد اننا لم نفهم ما تقول. |
| anlamadığımız tek nokta, bu yardımı bütün ajanlarımız bize geri gönderilirken nasıl yapacağımız. | Open Subtitles | لم نفهم وحسب كيف يُفترض بنا فعل ذلك حين لا يزال عملاؤنا يعانون التهميش |
| Tek dediğimiz neden siktiğin her kıza âşık olduğunu anlamadığımız. | Open Subtitles | انظر، كلّ ما نقوله هو أنّنا لم نفهم لماذا تقع في حبّ كل فتاة تضاجعها ؟ |
| Anlaşılan biz hala birbirimizi anlamıyoruz. | Open Subtitles | نحن ما زلنا لم نفهم احدنا الاخر |
| Görünüşe göre birbirimizi tam olarak anlayamadık. | Open Subtitles | يبدو أننا لم نفهم بعضنا البعض بطريقة مُناسبة، أليس كذلك؟ |
| İki insan arasında bir şeyler olduğunu biz de anlamazsak... | Open Subtitles | وإذا لم نفهم أي شيء يجري بين شخصين |