| Doğru, fazla şey kalmadı ama birkaç iyi şeyi kurtarmayı başardım. | Open Subtitles | حسناً، لم يتبقّ الكثير، لكنني إستطعت توفير بضعة أشياء |
| Korkarız çok zamanı kalmadı. | Open Subtitles | نخشى أنه لم يتبقّ الكثير في عمرها. |
| O zaman İngiltere'de hiç düşmanım kalmadı. | Open Subtitles | إذاً لم يتبقّ لي أعداء في إنجلترا |
| Fazla zamanın kalmadı. | Open Subtitles | لم يتبقّ لكِ الكثير من الوقت للرّحيل. |
| Boğuşuyorsun, fazla zamanın kalmadı. | Open Subtitles | تكافحين... ، لم يتبقّ لكِ الكثير من الوقت للرّحيل. |
| Fazla zamanın kalmadı. | Open Subtitles | لم يتبقّ لديك الوقت الكثير للرّحيل. |
| Çünkü artık sana verecek bir şeyim kalmadı. | Open Subtitles | لأنه ليس لديّ المزيد لم يتبقّ شئ لأعطيه |
| Çünkü artık sana verecek bir şeyim kalmadı. | Open Subtitles | لأنه ليس لديّ المزيد لم يتبقّ شئ لأعطيه |
| Artık kimse kalmadı. | Open Subtitles | الآن، لم يتبقّ أحد. |
| Neredeyse yiyecek hiçbir şey kalmadı. | Open Subtitles | لم يتبقّ شيءٌ تقريبًا لأكله |
| Kimsem kalmadı. | Open Subtitles | ملاكي لم يتبقّ لي أحد |
| Vah vah, neredeyse hiçbir şey kalmadı. | Open Subtitles | واأسفا عليه... لم يتبقّ شيء |
| O şeyin içinde Justin'e ait hiçbir şey kalmadı. | Open Subtitles | لم يتبقّ شيء في داخل (جاستن) الآن . |