| Avukatla şansım yaver gitmedi. Davacı hakkında bilgi yok. | Open Subtitles | لم يحالفني الحظ مع المدعي العام، لم أجد معلومات عن الإدعاء |
| Kadınlarla şansım yaver gitmedi. | Open Subtitles | لم يحالفني الحظ كثيرا مع الفتيات |
| şansım yaver gitmedi. | Open Subtitles | لم يحالفني الحظ معه بعد |
| Maalesef fırsat olma... | Open Subtitles | لم يحالفني الحظ... |
| Maalesef fırsat olma... | Open Subtitles | لم يحالفني الحظ... |
| Ve ana sistemi buradan kapatma şansım yok. | Open Subtitles | و 40 ثانية متبقية، و لم يحالفني الحظ في إغلاق المركز من هنا. |
| Ama pek şanslı değildim; çünkü evliydi. | Open Subtitles | لكن لم يحالفني الحظ ، لقد كان متزوجًا |
| Havaalanının kamera kayıtlarından bir şey çıkmadı. | Open Subtitles | لم يحالفني الحظ مع أشرطة المراقبة بالمطار |
| şansım yaver gitmedi. | Open Subtitles | لم يحالفني الحظ معه بعد |
| Fries'ın formülünü çözmek için adamın dokusundan ipucu bulmaya çalışıyordum ama şansım yaver gitmedi. | Open Subtitles | كنت على أمل إستخراج بقايا لتركيبة (فرايز) من أنسجة الرجل ولكن لم يحالفني الحظ ... |
| Son protestocunun yüzünü tanıma konusunda şansım yok. | Open Subtitles | لم يحالفني الحظ في التعرف على وجه آخر متظاهر |
| Cinayet silahı tarafından oluşmuş deliği bulmaya çalışıyorum ama henüz şansım yok. | Open Subtitles | أحاول إيجاد الثقب الذي أنتجه سلاح الجريمة... لم يحالفني الحظ بعد. |
| Ortaklık konusunda pek şanslı değilim. | Open Subtitles | لم يحالفني الحظ مع الشركاء |
| Şehir trafik kameraları bir şey yakalayamamış ve bölgedeki özel güvenlik kameralarından da bir şey çıkmadı. | Open Subtitles | لم تلتقط كاميرات المرور شيئاً، و لم يحالفني الحظ مع كاميرات الأمن الخاصة في المنطقة |
| Şu ana kadar bir şey çıkmadı. | Open Subtitles | وحتى الآن ، لم يحالفني الحظ. |