| Senin aklına gelmedi diye ben bira gölü ortasında uyuyacağım. | Open Subtitles | لم يخطر ذلك ببالك لذا عليّ أن أنام في بركة من البيرة |
| Serena Merl'in 6-7 yıldır onun aşığı olduğu hiç aklına gelmedi mi yani? | Open Subtitles | ولو لم يخطر لك أن سيرينا ميرل كان لمدة ستة أو سبعة أعوام حبيبته؟ |
| Profesyoneller Asla böyle bir şey düşünmezdi. | TED | لم يخطر بفكر المهنيين من قبل فكرةً كهذه. |
| Mezuniyet balosuna gidemeyen kız, çünkü beni davet etmek aklının ucundan bile geçmedi. | Open Subtitles | الفتاة التي لم تذهب إلى الحفل العودة لأنه لم يخطر له ان يدعوني |
| Nedense annemin de bir kadın olduğu aklıma hiç gelmemişti. | Open Subtitles | بطريقة ما, لم يخطر ببالي ابداً أن أمي امرأة أيضا |
| Ben onu tanımıyordum adını da bilmiyordum çünkü çok konuşkan biri değildi. | Open Subtitles | لم يخطر لي قطّ أن أسأله لم يبدو ذلك مهماً لم يكن يكثر الكلام |
| Tabi, bunu daha önce hiç düşünmemiştim. Evet, denedim, deniyorum. | Open Subtitles | لم يخطر ببالي هذا، أجل حاولت ذلك، وما زلت أحاول. |
| Bir polisi bulmak için bu kadar uğraşacağım hiç aklıma gelmezdi. | Open Subtitles | لم يخطر ببالي أبـداً أنني سـأذهب للبحث عن رجال شرطة |
| Ona gece geç saatlere kadar ders verirken bile aklına gelmedi. | Open Subtitles | , بعد كل تلك الليالي الطويلة و أنا أعلمه و لم يخطر له أن يدعوني |
| Bir öğretmen tarafından gönderilmesi gerekiyordu ve bu Fransızca öğretmeninin aklına gelmedi. | Open Subtitles | بما أنه من المفروض أن يتم الإرسال من خلال مُدرّس. وأن ذلك لم يخطر لمُدرّس اللغة الفرنسية.. |
| Eminim bunu istek listene eklemek hiç aklına gelmedi. | Open Subtitles | أنا متأكدة أنه لم يخطر ببالك وضع هذا على قائمة أمنياتك. |
| Asla bir beyaz saray çalışanı ile beraber inlediğin bir ses kaydını dinlemenin hayalini kurmamıştım. | Open Subtitles | لم يخطر في بالي قط أني سأستمع إلى تسجيل لك وأنت تأن في أحضان معاونة في البيت الأبيض |
| Bizi bir kadın için terk edebileceğini Asla tahmin etmezdim. | Open Subtitles | لم يخطر ببالي أبداً بأن سيتركنا من أجل امرأة. |
| Bana o piçi öldürmek aklından hiç geçmedi mi diyorsun? | Open Subtitles | أنت تقول لي بأن قتل ذلك الوغد لم يخطر ببالك؟ |
| organize değildi. Hep birlikte aynı anda alkış tutmak aklınızdan bile geçmedi. | TED | لم تكونوا منظمين. لم يخطر على بالكم التصفيق في وحدة. |
| Hiç aklıma gelmemişti ki onca yıldan sonra memleketim hala Kore’ydi. | TED | لم يخطر على بالي بعد هذه السنوات، أن كوريا ما زالت هي الوطن. |
| Uydu mühendisi olsam da, çalışmamda uydu görüntülerini kullanmak aklıma gelmemişti. | TED | وأيضا كنت أحد مهندسي الأقمار الصناعية، لم يخطر لي بأن أستخدم صور الأقمار الصناعية في عملي. |
| Ne yapacağını bilmiyordum. Ona zarar vereceğini bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أكن أعرف ما يجب علي فعله لم يخطر في بالي أنّك ستؤذيه ؟ |
| Direniş'teki en iyi pilotun elimizde olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لم يخطر ببالي أن أفضل طيار في المقاومه معنا على متن السفينه |
| Evime geleceğini hiç düşünmemiştim. - Buradan hemen gitmelisin. | Open Subtitles | لم يخطر ببالي أبداً أنك ستتواجدين في منزلي، يجب أن تخرجي من هنا |
| Sonumun böyle olacağını hiç düşünmemiştim. | Open Subtitles | لم يخطر ببالي أبدا أن ينتهي بي الأمر هكذا |
| Pete'in bu olaya karışacağı, bir çocuğa zarar verebileceği hiç aklıma gelmezdi. | Open Subtitles | لم يخطر لي أن " بيت " كان متورط وأنه سيؤذي طفلاً |
| Bu yaşta kendimi bu kadar iyi hissedebileceğim hiç aklıma gelmezdi. | Open Subtitles | لم يخطر ببالي أبداً أنه يمكنني الإحساس بهذه الصحة في هذا السن |
| Babam 33 yıl görev yaptı ve annem ondan, onu fikirlerinden farklı bir fikri olabileceği hiç aklına gelmezdi. | Open Subtitles | لقد حصل على منصبه و لم يخطر لها أبداً ...بأنه يمكنها أن تحصل على رأي مختلف عنه به مقارنة |