| Oraya gittiğimden beri bir tane bile yemek ücreti ödememe izin vermedi. | Open Subtitles | لم يدعني أدفع حساب أية وجبة غداء منذ أن بدأت أقصد مطعمه |
| Telefonlarına cevap vermiyordun ve yeni memur O'Connor da yukarı çıkmama izin vermedi. | Open Subtitles | حسناً، انتِ لم تجيبي على هاتفكِ والضابط الجديد اوكونور لم يدعني اصعد لكِ. |
| Veznedar kadın paramı almadı, polis memuru yoldaki çukuru kapatmama izin vermedi, hapishanedeki adama sözümü dinletemedim. | Open Subtitles | موظفة الضرائب التي رفضت أخذ مالي الشرطي الذي لم يدعني أردم الحفرة حارس السجن الذي القاني في السجن الانفرادي |
| Bu nedenle amirim, ben her şeyi gözden geçirmeden davayı kapatmama izin vermiyor. | Open Subtitles | بسبب أنك قضيتي مديري لم يدعني أستريح حتى أغطي كل القضية |
| Babam öldüğü zaman, cenazeye katılmama bile izin vermemişti. | Open Subtitles | عندما توفي أبي, لم يدعني أحضر حتى العزاء, |
| Çocukken babamın atış yapmasını izlerdim ama... tüfeğine dokunmama hiç izin vermezdi. | Open Subtitles | كنتمتعودةعلىمراقبةأبيو انا صغيرة , و لم يدعني ألمس بندقيته |
| Adama o kadar odaklanmıştım ki kadına dikkat etmedim. | Open Subtitles | إنشغالي بمراقبته لم يدعني اٌعيرها أي إهتمام |
| O gün okula gitmeme bile izin vermedi, veremedi bana en sevdiğim çikolatalardan yedirdi ve asla anneme söylememem için bana söz verdirdi. | Open Subtitles | لم يدعني أذهب إلى المدرسة ذلك اليوم لم يفلتني وجعلني آكل قطعة الشوكولا المفضلة لدي وجعلني أعده |
| Ama senin bu seksi kulübün girmeme izin vermedi bende doğaçlama yaptım. | Open Subtitles | لكن نادي التفرقة الجنسية هذا لم يدعني أدخل، فكان لا بدّ أن أرتجل |
| Ben de boşaldım ama ona dokunmama izin vermedi ve çekip gitti. | Open Subtitles | وقد فعلت ذلك، لكنه لم يدعني ألمسه مطلقا، وبعدها رحل |
| Hayır, hayır, maalesef, onu görmeme izin vermedi. | Open Subtitles | لا ,لسوء الحظ لم يدعني اتحدث اليها |
| Çok önce söylemek istedim ama bana izin vermedi. | Open Subtitles | . . كنت أحاول اخبارك ذلك من البداية يا أخي ،لكن لكنه لم يدعني . . |
| O maça gidecektim. Babam izin vermedi. | Open Subtitles | كنت ساذهب للمباراة لكن ابي لم يدعني |
| Yardımcın gidip elbiselerimi almama izin vermedi. | Open Subtitles | نائبك لم يدعني أعود و أحصل على ملابسي |
| Geri ödememe bile izin vermedi. Çok hoş değil mi? | Open Subtitles | لم يدعني أعوضه أليس تصرفًا رقيقًا؟ |
| Thomas'ı itibarımı lekeler diye görmeme izin vermiyor. | Open Subtitles | إنه لم يدعني أرى توماس .لأنه يقول بأن ذلك سوف يدمر سمعتي |
| Sadece düşünmüştüm ki hiç durmadan bir değişiklik yaratacağız fakat birisi bana izin vermiyor. | Open Subtitles | لقد اعتقدت انه سيكون مثل صناعة فرق غير متوقفه لكن شخصاً ما لم يدعني افعل ذالك |
| Daha önce kimse kucağına oturmama izin vermemişti. | Open Subtitles | لم يدعني أحد أجلس في حجره من قبل |
| Patron gitmeme izin vermemişti. | Open Subtitles | المدير لم يدعني اذهب |
| Babam o arabayı sürmeme hiç izin vermezdi. | Open Subtitles | والدي لم يدعني أبداً أقود سيارة |
| Ed, böyle güzel şeyler giymeme hiç izin vermezdi. | Open Subtitles | "اد" لم يدعني ارتدي مثل هذه الاشياء الجميله |
| Adama o kadar odaklanmıştım ki kadına dikkat etmedim. | Open Subtitles | إنشغالي بمراقبتة، لم يدعني أٌعيرها أي اهتمام. |