| Şimdi, açık olayım konuşmamız yürüyüş konusundaki hislerimi değiştirmedi fakat neden oğullarını götürdüğü konusunda düşüncelerimi kesinlikle değiştirdi. | TED | والآن، لنكن واضحين، لم يغير حديثنا حقًا رأيي حول المسيرة، ولكنه غير تفكيري تماما بخصوص سبب اصطحابها لأولادها معها. |
| Mazeretlerim kalmadı. Beni de döverdi. Ama bu ortadaki doğruyu değiştirmedi bu ailem için bir kabustu, bir kabus. | TED | و أوسعني ضربًا أيضًا, لكن ذلك لم يغير حقيقة أنه كان كابوسًا لعائلتي, كان كابوس. |
| Onları yakından inceleme şansım oldu fakat bu haklarındaki fikirlerimi pek değiştirmedi. | Open Subtitles | لقد رأيتهم عن قرب. وذالك لم يغير كثيراً رأيي بشأنهم. |
| Ama sırrını açıkladı ve ona karşı olan hislerim değişmedi. | Open Subtitles | أخبرني بسره، وذلك لم يغير الطريقة التي أشعر بها تجاهه |
| İşte o an, annem, babamın en iğrenç yerini gördü. Fakat onun için hissettikleri bir an olsun değişmedi. | Open Subtitles | في ذالك اليوم أمي رأت أسوء جزء من أبي ولكنه لم يغير شعورها تجاهة |
| Fantezisini değiştirmemiş. Adetâ onu mükemmelleştirmenin bir yolunu bulmuş. | Open Subtitles | لم يغير من حلمه ولكنه وجد طريقة ليجعله مثاليا |
| Lisa eğer bu da seni değiştirmezse başka ne değiştirebilir bilmiyorum. | Open Subtitles | الأن, ليزا, إدا لم يغير هدا ماهيتك. لا أعرف مادا [تفرقو] |
| Ama sarhoşluk, ne yazıktır ve gariptir ki çevremde olan şeyleri idrak yeteneğimi etkilememiştir. | Open Subtitles | السكر له احساس غريب بكل أسف، لم يغير ادراكي للأشياء من حولي |
| Belki Mustang olması gerektiği kadar hızlıydı... ama bu onu 11 yaşındaki birinin kullandığı gerçeğini değiştirmiyordu, ki ... 1. vitesten nasıl çıkacağımı bile bilmiyordum. | Open Subtitles | بقدر ما كانت تلك الـ موستانغ سريعة فهذا لم يغير واقع أنني في سن الـ 11 |
| Ama genç adam açısından bu hiç bir şeyi değiştirmedi, ve ona tamamen sadık kaldı. | Open Subtitles | ولكن هذا لم يغير صديقها, بل تمسك بها بصدق ,كما ينبغى للرجل. |
| Hiçbir şeyi değiştirmedi, ama yine de yaptın. | Open Subtitles | هذا لم يغير اي شيء , لكنك فعلت تلك الامور بأي حال |
| Doğru şeyin yapıldığından dolayı mutluyum ama bu çok bir şey değiştirmedi. | Open Subtitles | أنا سعيد بأن المياه عادت لمجاريها لكنه لم يغير الكثير |
| Gerçeğin ortaya çıkmasından memnun ama bu çok fazla bir şeyi değiştirmedi. | Open Subtitles | إنه سعيد بأن المياه عادت لمجاريها لكن، لم يغير هذا الكثير |
| Salı gününden beri çoraplarını değiştirmedi. | Open Subtitles | تعرفين,أنه لم يغير جواربه منذ الثلاء؟ جواربه؟ |
| Oğlan istiyordu ve kız olduğum gerçeği dâhi planlarını değiştirmedi. | Open Subtitles | كان يريد ولداً وواقع كوني شابة.. لم يغير خططه |
| Sadece yediklerini değiştirmedi, daha aktif bir insan oldu. | Open Subtitles | لم يغير الأشياء التي يأكلها فقط بل أصبح أكثر نشاطاً |
| Ama sana olan hislerim değişmedi. | Open Subtitles | فيونا لكن لم يغير ما اشعر به نحوك |
| Ray J.Johnson hiç değişmedi ve şimdi herkesden daha popüler. | Open Subtitles | (راي جي جونسون) لم يغير تمثيله مطلقاً والآن هو أكثر شهرة مما سبق |
| Üvey ailesi adını değiştirmemiş, onu Phoenix'te büyütmüşler ve 5 yıl önce iş amacıyla Glendale'e gelmiş. | Open Subtitles | لم يغير أبواه بالتبني اسمه الاول ونشأ في فينيكس وانتقل الى جلانديل من 5 سنوات بغرض العمل |
| Beş gün boyunca hikayesini hiç değiştirmemiş. | Open Subtitles | خلال الأيام الخمسة, لم يغير قصته مرة واحدة أبداً. |
| Eğer savunmasını değiştirmezse, yargılanacak. | Open Subtitles | وإذا لم يغير قراره ستذهبين إلى المحاكمة |
| Umarım Titanik'deyken Chris'in fazladan öldürdüğü adam tarihi etkilememiştir. | Open Subtitles | أتمنى فقط أن قتل (كريس) لرجل إضافي على الـ (تيتانيك) لم يغير أي شيء في الحاضر |
| Bunu bilmek, Baudelaireların o sabah artık amcalarının da içindeki çeşit çeşit numunelerin arasına katıldığı, özenle dayayıp döşediği odasında yaşadıkları hissi değiştirmiyordu. | Open Subtitles | لم يغير ذلك شعور أطفال عائلة "بودلير" ذاك الصباح في الغرفة التي ملأها عمهم بالعينات، والتي غدا الآن فيها هو نفسه عينة. |