| Yeni yeni fark ediyordum ki, ...Raja'nın anlamadığı çok şey vardı. | Open Subtitles | وقد بدأ يتبين لي انه هناك الكثير من الأشياء التي لم يفهمها راجـا |
| Görüldüğünde, Maburn dışında dolanıp kimsenin anlamadığı bir dilde bir şeyler söylüyormuş. | Open Subtitles | وجدناها خارج البلدة هائمة. تُتمتم بكلمات غريبة لم يفهمها أحد، و ما الى ذلك. |
| Görüldüğünde, Maburn dışında dolanıp kimsenin anlamadığı bir dilde bir şeyler söylüyormuş. | Open Subtitles | وجدناها خارج البلدة هائمة. تُتمتم بكلمات غريبة لم يفهمها أحد، و ما الى ذلك. |
| MIT'ye uymayan bir vizyonum vardı, bunu kimse Anlamadı fakat baban anladı. | Open Subtitles | كنت طالب جامعي أخرق ذو رؤية لم يفهمها أحد سواه |
| Güzel, bay muhasebeci Anlamadı ama. | Open Subtitles | لكن حضرة المحاسب لم يفهمها |
| Kimsenin bir türlü anlamadığı özel okulun o tatlı, küçük prensesi misin? | Open Subtitles | إذاً من أنتِ؟ أميرة صغيرة حلوة في المدرسة الإعدادية... لم يفهمها أحد؟ |
| Son günlerinde kimsenin anlamadığı şeyler yaptı. | Open Subtitles | في آخر أيامها كانت تفعل أشياء لم يفهمها أحد |
| Benjamin Katz 6 yaşındaydı ve anlamadığı bir sürü şey vardı. | Open Subtitles | كان عُمر (بنجامين كاتز) ستّ سنوات، وكان هناك الكثير من الأشياء التي لم يفهمها |
| Sadece şakaydı. Anlamadı bile. | Open Subtitles | إنها مزحة لكنها لم يفهمها |
| Herif söylediğimi Anlamadı bile. | Open Subtitles | هذا الرجل لم يفهمها حتى |
| Jimmy hiç Anlamadı. | Open Subtitles | جيمي لم يفهمها ابدا . |
| Anlamadı. | Open Subtitles | . لم يفهمها |