| Eminim sen dönene kadar Başbakan ve ben Konuşacak birçok şey bulabiliriz. | Open Subtitles | متأكدة أنّني ورئيس الوزراء سنجد الكثير من الأمور لنتحدث عنها حتى عودتك. |
| Konuşacak epey konumuz var yani. | Open Subtitles | لذا فلدينا الكثير من المواضيع لنتحدث عنها |
| Artie ile Konuşacak birkaç şeyimiz var, bu yüzden, dışarıda beklersen daha kolay olur. | Open Subtitles | لدينا بضع أمور لنتحدث عنها اذا انتظرت قليلاً في الخارج سيكون اسهل كثيرًا |
| Konuşacak daha iyi bir konum var. Seyrettiğin zaman seni öldüren video kasedi duydun mu? | Open Subtitles | لدي فكرة أفضل لنتحدث عنها هل سمعتي عن شريط الفيديو الذي يقتل من يشاهده ؟ |
| Sana karşı bir şeyim yok, ama Konuşacak başka konu yok. | Open Subtitles | ليس لدي شيء ضدّك، لكنّي لا أظن أن هناك أمر اخرى لنتحدث عنها |
| İkimiz için geldim. Ben artık ikimizden bahsetmek istemiyorum. Konuşacak bir şeyimiz kalmadı. | Open Subtitles | لا أريد التحدث عنا لم تعد بيننا علاقة لنتحدث عنها |
| Konuşacak şeylerimiz vardı ve ne kadar az Parsons, bana o kadar iyi. | Open Subtitles | لأنه لدينا أشياء لنتحدث عنها وكلما كان بارسونز أقل اطلاعا كلما كان هذا أفضل |
| Çünkü bence Konuşacak çok şeyimiz var. | Open Subtitles | حقاً؟ لأنني أعتقد بأن هناك أمور لنتحدث عنها |
| Köpeğimle birlikte gelecek ve Konuşacak bir şeylerimiz var. | Open Subtitles | ستأتى ومعها كلبها ولدينا بعض الأمور لنتحدث عنها |
| Konuşacak çok şeyimiz var. | Open Subtitles | لدينا الكثير من الاشياء لنتحدث عنها. |
| Konuşacak çok şeyimiz var. | Open Subtitles | لدينا الكثير من الأمور لنتحدث عنها |
| Her neyse, Konuşacak daha güzel konular var. | Open Subtitles | لاتكترثا، لدينا أشياء أفضل لنتحدث عنها |
| Kitap okumak artık hayatımın büyük bir bölümünü oluşturuyor çünkü daha fazla okursam Konuşacak daha eğlenceli şeylerimiz olur. | Open Subtitles | فقراءةُ الكتب أصحبتُ جزءاً مهماً من حياتي الآن لأنه كما تعلم سيكون هناك الكثير من الأمور الممتعة لنتحدث عنها كلما قرأت أكثر |
| Hepimizin Konuşacak şeyleri olur Liam. | Open Subtitles | كلنا لدينا أمورًا لنتحدث عنها يا (ليام). |