| - Evet. Ben ise henüz size sormayacağım. | Open Subtitles | نعم ، لن أسألك الآن إذا ما كنت قد تعرفتني |
| Sana bir daha bu konuda soru sormayacağım. | Open Subtitles | .سأنسى الأمر بأكمله .لن أسألك عن هذا الأمر مرة أخرى |
| Size bu kasedin "neden" oluşturup oluşturmadığını sormayacağım. | Open Subtitles | لن أسألك إن كنتَ تعتقد أننا قد حصلنا على الدافع للجريمة هنا |
| Cinayet gerekçesini bulmuş olup olmadığımızı size sormayacağım. | Open Subtitles | لن أسألك إن كنتَ تعتقد أننا قد حصلنا على الدافع للجريمة هنا |
| Bu işe nasıl bulaştığını sormuyorum bile. | Open Subtitles | لن أسألك حتى كيف تورطت في هذا. |
| Şimdi, şu anahtarları ver. Bir daha sormayacağım. | Open Subtitles | الآن، أعطيني المفاتيح لن أسألك ذلك مرة أخرى |
| Bunu bilmen gerek, sana hiçbir şey sormayacağım. | Open Subtitles | ولكنك يجب ان تعرفين بهذا,أنا لن أسألك عن أى شيئ |
| Verdiğim paraları nerelerde batırdığını hiç sormayacağım. | Open Subtitles | لن أسألك أي نوع من الإستثمارات ضاع فيها مالي |
| Jack Reese yada başka şeyler hakkında hiçbirşey sormayacağım. | Open Subtitles | لاعن جاك ريس ولا أي شيء آخر لن أسألك عن جاك ريس أو أي شيء آخر |
| Eğer bana özür için peynirli kek getirirsen nerede olduğunu ve beni bu saate kadar neden ayakta tuttuğunu sormayacağım. | Open Subtitles | لن أسألك أين كنت أو لمَ لم تحضر موعدنا طالما أتيت بكعكة الجبن لتعتذر |
| Biliyorum. Merak etmeme rağmen sen kendin anlatana kadar sormayacağım. | Open Subtitles | حسناً ، بالرغم من أنني فضولي ،لكن لن أسألك قبل أن تخبرينني بنفسك. |
| Bunu adadan çıkarabilecek misin? - Nasıl diye sormayacağım, değil mi? | Open Subtitles | هل تستتطيعين إخراج هذا خارج الجزيرة؟ لن أسألك كيف , أليس كذلك؟ |
| Ne yapmak istiyorsan yapalım, nereye gitmek istiyorsan gidelim, soru sormayacağım. | Open Subtitles | انظري اي ما سوف تقومين بفعله وأين ما تريدين أن تذهبي لن أسألك |
| Sana iyi misin diye sormayacağım. Sanırım cevabı biliyorum. | Open Subtitles | لن أسألك ما إن كنت بخير، أظنني أعرف الإجابة. |
| Saldırıyla suçlandığında ne olduğunu sormayacağım sana. | Open Subtitles | لن أسألك لو تعرف ما الذي يحدث عندما يتمّ إتهامك بالإعتداء |
| - biliyorum, özür dilerim. bir daha sormayacağım. | Open Subtitles | أعرف ، آسف أنا لن أسألك مرة اخرى |
| - Ve sana bir şey daha söyleyeyim sana sormayacağım bile. | Open Subtitles | -ودعني أخبرك بشيء آخر ، حتى أني لن أسألك |
| Söylediğini sandığım şeyi söyleyip söylemediğini sormayacağım çünkü ne söylediğini duydum. | Open Subtitles | لن أسألك إذا أنت فقط قلت الذي أعتقد أنت فقط قلت... لأن أعرف هو بأنك فقط قلت. |
| Sebebini sormuyorum bile. | Open Subtitles | لن أسألك عند السبب مطلقاً |
| Bir kez daha tekrar etmeyeceğim. Kimsin sen? | Open Subtitles | لن أسألك مرة أخرى من أنت؟ |
| Bana söylemek istemediğin hiçbir şeyi asla sormayacağımı söylemiştim. | Open Subtitles | أخبرتك أني لن أسألك أي شيء لا تودين إخباري به |