| -Azılı bir müşterimin ne söylediğine inanamayacaksın. | Open Subtitles | لن تصدق ماذا قالت هذه الزبونه العنيده قبل قليل |
| Emmet, buna inanamayacaksın. Ön masada kim oturuyor tahmin et? | Open Subtitles | إيميت , لن تصدق هذا احزر من الذي حضر في الطاولة الأمامية |
| Yaptıklarını görsen inanamazsın. | Open Subtitles | إنهم ثلاثة يا رجل , ما رأيك ؟ أنت لن تصدق ما يفعلونه , ليس لأنني اختلقت هذا الشيء |
| Buradaki sistemlere kaç kere girmeye çalıştıklarına inanamazsın. | Open Subtitles | لن تصدق عدد المرات التي يحاولون فيها إختراق المكان هنا |
| Dinle, biliyorum bana hâlâ kızgınsın falan fakat biraz önce ne olduğuna inanmayacaksın. | Open Subtitles | أنا أعلم بأنك غاضب مني وكل شيء لكنك لن تصدق ما حدث للتو |
| Buna inanmayacaksın ama yine de bugüne kadar gördüğüm en kötü tamirci o değil. | Open Subtitles | لن تصدق هذا لكنه ما يزال ليس أسوء مقاول قابلته في حياتي |
| İstiridyeli içkinin içinde ne olduğunu asla tahmin edemezsin. | Open Subtitles | لن تصدق ماذا وجدت في عصارة المحار الآسبرين |
| Bu bokun ne kadar rahatlatıcı birşey olduğuna inanamayacaksın gerçekten, tamam mı? | Open Subtitles | انك لن تصدق كيف تجعلك هذه المادة تسترخى , حسنا ؟ |
| Ahbap, buna inanamayacaksın. Sonunda taşındım. | Open Subtitles | ياصديقي، أنت لن تصدق أنا أخيراً إنـتقلت، |
| Çünkü bu çok iyi bir şans ve sen anlatacaklarıma inanamayacaksın. | Open Subtitles | ' لأنه هناك فرصة جيدة جداً أنك لن تصدق كلمة مما سأخبرك. |
| Buna inanamayacaksın. | Open Subtitles | لن تصدق هذا لقد ربطت بين كريسي وثلاثة حالات بروجريا |
| - Duymak isteyeceğin birşey var. - Az önce olanlara inanamayacaksın. | Open Subtitles | عِنْدي شيءُ يَجِبُ أَنْ تَسْمعُه - لن تصدق ما حصل - |
| Bugün işteyken ne yaptığıma asla inanamazsın. | Open Subtitles | لن تصدق ما كان على أن أفعله فى العمل اليوم |
| Carla ve arkadaşlarının bu aralar giydiklerine inanamazsın. | Open Subtitles | لن تصدق ما الذي تلبسه ابنتي كارلا وأصدقائها هذه الأيام |
| Tanrım! Ross, ikizlerin çıkardığı şirin seslere inanamazsın. | Open Subtitles | مهلاً ، مهلاً أسمعي ـ يا إلهي لن تصدق الأصوات الجميلة التي يصدرها الصغار |
| Charles, buna inanmayacaksın, direkt benim elime oynuyorlar. | Open Subtitles | تشارلز , أنت لن تصدق ذلك فأنا أتلاعب بهم بيدي هاتين |
| Tatlım, inanmayacaksın ama sadece yakışıklı ve zengin olsa iyi, aynı zamanda benim için deli oluyor. | Open Subtitles | حسناً ، يا عزيزتي ، أنك لن تصدق هذا ، ولكن هو ليس فقط وسيم وغني ، أنه كلياً مغرم بي. |
| Şimdi durumu sana anlattığımda, bana inanmayacaksın, ama doğru. | Open Subtitles | الآن وكما قلت .. عندما سأخبرك ، لن تصدق بأنه حدث |
| Nasıl bir gece geçirdiğimizi tahmin edemezsin. Çok korkutucuydu. | Open Subtitles | لن تصدق الليلة التي مرت علينا، كانت مخيفة جداً. |
| Aslında çok profesyonelimdir ben. Dün akşam başıma gelenlere inanamayacaksınız. | Open Subtitles | هذا غير إحترافي ، لن تصدق ماحدث لي ليلة أمس |
| Parmaklarının internette gezinmesine izin verirsen nelere rastlayacağını tahmin bile edemezsin. | Open Subtitles | لن تصدق .. ما يمكنك اكتشافه وأصابعك تتجول على الإنترنت |
| Belki inanmazsın ama işler kötü gittiğinde seninle görüşmek istemiyorum. | Open Subtitles | لن تصدق الأمر, لكن حين تسوء الأمور, لا أشعر برغبة في رؤيتك. |
| Ne kadar engin, uçsuz bucaksız ve akıllara zarar büyüklükte olduğuna inanamazsınız. | Open Subtitles | لن تصدق كم هو كبير و واسع بشكل ضخم لن يصدقه عقلك |
| Evet ama bu sırrı ne zamandır sakladığımı öğrenince polisler bana inanmayacak. | Open Subtitles | لكن الشرطة لن تصدق هذا عندما يكتشفون لكم من الوقت أخفيت الأمر |
| "Buna asla inanmayacaksınız, ama dün donanmada övülen bir denizci oldum. | Open Subtitles | لن تصدق , و لكن بالامس اصبحت بحارا تفخر به البحرية |