| Burada tüm olanlar ve tüm olacaklar hakkında hiç konuşmayacağız. | Open Subtitles | كل ما حدث هنا وكل ما سيحدث، لن نتحدث عنه. |
| Konuşmak istemediğin şeyler hakkında konuşmayacağız. | Open Subtitles | طبيعياً , لن نتحدث عن شىء لا تريد التحدث عنة |
| Tüm saygımla efendim, hayır. Bu konuda konuşmayacağız. | Open Subtitles | بفائق الاحترام , لا يا سيدي لن نتحدث بخصوص هذا |
| Bu durumu sivillerle... konuşmuyoruz değil mi? | Open Subtitles | لن نتحدث عن ذلك الموقف مع المدنيين، أليس كذلك؟ |
| Çok yanlışlarım oldu. Bu konuyu konuşmayalım. | Open Subtitles | لدى الكثير من الأخطاء لن نتحدث عن ذلك مرة أخرى |
| Yaşananlar hakkında konuşmamıza gerek yok. | Open Subtitles | ونحن لن نتحدث حول ما ينبغي لقد حدث. |
| Aslına bakarsan, babam hakkında bir daha konuşmayacağız, tamam mı? | Open Subtitles | , في الحقيقة لن نتحدث عنه مجدداً , اتفقنا؟ |
| Şu andan itibaren, benden uzak dur. konuşmayacağız. | Open Subtitles | من الآن وصاعدا , ابتعد عني لن نتحدث بعدها |
| Tüm akşamüstü sanattan konuşmayacağız değil mi? | Open Subtitles | لن نتحدث طوال النهار عن الفن، أليس كذلك؟ |
| Sana bunu söylüyorum çünkü bu konu hakkında bir daha konuşmayacağız. | Open Subtitles | اني اخبرك بهذا لأننا لن نتحدث عن ذلك ثانية |
| Gerçek şu ki, muhtemelen bir daha asla konuşmayacağız. | Open Subtitles | الحقيقة هي, نحن من الإحتمال أننا لن نتحدث مع بعض |
| Ama benimle konuşmuyor bile. Tamam mı? Bunu yarın konuyu sabah konuşmayacağız. | Open Subtitles | والآن هي لا تريد حتى أن تكلمني لن نتحدث عن هذا الأمر غدًا |
| Oldu, çaresine baktın şimdi de, bu konuyu bir daha konuşmayacağız. | Open Subtitles | فذلك يحدث وستتماشى معه وكما قلت أنت لن نتحدث في الأمر مجدداً |
| İkimiz de burada çalışmaya devam edeceğiz ama şu andan itibaren asla konuşmayacağız ve göz teması kurmayacağız. | Open Subtitles | سيعمل كلانا هنا, ولكننا لن نتحدث إطلاقًا مع بعضنا الآخر أو نتبادل النظرات ابتدائًا من الآن. |
| Bir Dolar, Bir daha asla bu günden konuşmayacağız. | Open Subtitles | دولار واحد، و لن نتحدث عن هذا اليوم مُجدداً. |
| Önümüzdeki birkaç saat içinde ne olursa olsun ne duyarsan duy konuşmayacağız. | Open Subtitles | أياً كان ما سيحدث في الساعات القليلة القادمة أياً كان ما ستسمعه لن نتحدث عنه أبدا |
| Önümüzdeki birkaç saat içinde ne olursa olsun ne duyarsan duy konuşmayacağız. | Open Subtitles | أياً كان ما سيحدث في الساعات القليلة القادمة أياً كان ما ستسمعه لن نتحدث عنه أبدا |
| Avukatınız gelene kadar daha fazla konuşmayacağız. Affedersiniz. Affedersiniz. | Open Subtitles | لن نتحدث مجددا حتى تأتي محاميتكم للغرفة. المعذرة. |
| Bunu bir daha konuşmayacağız. | Open Subtitles | نحنُ لن نتحدث عن هذا مرة أخرى على الإطلاق |
| Ne zaman sonra konuşuruz, desen asla konuşmuyoruz. | Open Subtitles | فأنك كلما تقول "سنتحدث لاحقاً" لن نتحدث بعدها مطلقاً. |
| Burda basit bir soğuk algınlığından konuşmuyoruz Carter. Bu bir veba. | Open Subtitles | * إننا لن نتحدث عن البرد الملحوط هنا * كارتر لقد كان الوباء |
| Bu konuyu başkalarının yanında konuşmamamız gerektiğini hatırlıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | هل تتذكرين .. بأننا لن نتحدث عن هذه الأشياء مع أي أحد أخر .. أليس كذلك ؟ |
| Bir süre iş konuşmamıza da gerek yok. | Open Subtitles | لن نتحدث في العمل حالياَ |