| Tamam, sen de Bakersfield'da olabilirsin ama Bakersfield'da liderlik bende ve Harvey istatistikleri getirene kadar da bu işleri yapmayacağız. | Open Subtitles | حسناً يبدو أنكِ في قضية بيكرسفيلد و لكني أنا من سوف يقود القضية ونحن لن نفعل أي من تلك الأشياء |
| Sadece kısaca yapacağız ve kendimize yapılmasını istemediğimiz bir şey yapmayacağız. | Open Subtitles | سنفعل ذلك حتى أنتِ، للحظات، و لن نفعل أكثر مما نقوم به لأنفسنا. |
| Bunu riske etmeliyiz Bunu Frank ve Otis'siz yapmayacağız | Open Subtitles | كما أننا سنجازف بأن نُفضح، لن نفعل هذا بدون موافقة فرانك و أوتيس |
| Liz ve ben bunu yapmıyoruz. Biz 36 yaşındaki yetişkiniz. | Open Subtitles | ليز وانا لن نفعل ذلك، نحن بالغان بعمر السادسة والثلاثين |
| Ama bize destek olan, bazı şeyleri anlamamızı sağlayan biri varsa, o zaman belki üzücü ve kötü şeyler yapmayız. | Open Subtitles | ليساعدنا على أن نفهم فربما لن نفعل شيىء مثل بعض هذه ألآشياء السيئة القبيحة التى نفعلها |
| Elbette, herkes için büyük bir yemek ısmarlamalıyız. Karar verdiysek küçük bir şey olmaz, en iyi yemeği ısmarlayacağız. | Open Subtitles | بالطبع علينا أن ندعوا الجميع للعشاء ، لو قررنا أن ندعوهم، لن نفعل شىء صغير، سندعوهم على أفضل عشاء. |
| Bunu yapmayacağız, ve yarın sabah daha fazla konuşuruz, tamam mı? | Open Subtitles | نحن لن نفعل هذا ، و سنتحدث بالأمر أكثر في الصباح ، حسناً ؟ |
| Sadece şunu desen olmaz mı, "Hayır, hiçbir bok yapmayacağız"? | Open Subtitles | على الأقل أليس بإستطاعتك قول كلا لن نفعل أي شئ ؟ |
| Tabi ki ne olursa olsun, Biz asla böyle bir şey yapmayacağız. | Open Subtitles | وعلى أي حال ، نحن لن نفعل شيئاً كهذا أبداً |
| Yapmamalıyız demedin. Bir daha asla yapmayacağız demiştin. | Open Subtitles | لم تقولي من المحتمل بل قلت أننا لن نفعل هذا ثانية |
| Hayır, bunu yapmayacağız ama bize bildiklerinizi anlatmanız gerekiyor. | Open Subtitles | لا لن نفعل ذلك لكنّ يجب أن تخبرنا بما تعرف |
| Reis, suçluyduk! Bir daha yapmayacağız! | Open Subtitles | الاخ الكبير لقد كنا مخطئون لن نفعل ذلك ثانيه |
| Artık Yeşil Adam yok. Artık bunu yapmayacağız. | Open Subtitles | لا للمزيد من الرجل الأخضر، لن نفعل هذا مجدداً |
| Doğum gününde hiçbir şey yapmıyoruz, tamamen boş geçiriyoruz, ama sonraki gün ben sürpriz parti yapıyorum. | Open Subtitles | لن نفعل لها أي شيء في عيد ميلادها نلغي كل شيء تماماً لكن سأقوم بالحفل المفاجئ في اليوم التالي |
| Teminat vermiyoruz. Ayrıca Joanne'a programını geri verene kadar da hiç bir şey yapmıyoruz. | Open Subtitles | لن تحصل عليها , لن نفعل شيء قبل ان تعيد لجوان برنامجها |
| Asla böyle bir şey yapmayız. | Open Subtitles | الزوجة قدّمت طلب طلاق. نحن لن نفعل ذلك أبداً |
| Genelde böyle düşünürüz "Öyle birşey asla yapmam." deriz. | Open Subtitles | نحب أن نعتقد أننا لن نفعل ذلك مطلقا |
| - Hayır, Gitmeyeceğiz. Beni doğu kıyısında bekleyeceksin. | Open Subtitles | لا لن نفعل انت سوف تنتظريني علي الساحل الغربي |
| Bunu bir daha asla yapmayacağımızı söylemiştim. | Open Subtitles | سبق وقلت لك اننا لن نفعل ذلك مرة أخرى ابدا |
| "Biz" diye bir şey yok. Güvenlik sınır geçişinde seni arıyor. | Open Subtitles | نحن لن نفعل شيئاً، إدارة الأمن الوطني تبحث عنك عند الحدود. |
| Buranın ne olduğunu ve kime güvenebileceğimizi anlayana kadar hiçbir şey yapamayız. | Open Subtitles | لن نفعل شيء ، حتى نفهم هذا المكان ومن الذى يمكننا الثقة به |
| Ah boş ver! Hiçbir şey yapmayalım. Bu daha emniyetli olur. | Open Subtitles | لن نفعل أي شيء, هذا اكثر أمناً |
| -Sakin ol, Phil. Seni mahcup etmeyeceğiz. Affedersiniz hanımefendi. | Open Subtitles | نحن لن نفعل أي شيئ لنحرجك اعذريني يا آنسة |
| - Vermeyeceğiz. - Açım ben. | Open Subtitles | ـ لن نفعل ـ أنا جائع |
| Tüm erkeklerin yapmamızı istediği ama yapmayacağımıza yemin ettiğimiz şeyi mi yaptın? | Open Subtitles | هل فعلت ذالك الشيء الذي يريد منّا الرجال فعله لكننا نقسم بإننا لن نفعل ؟ |