| - Anne belki de sadece beklemelisin. - Hayır, hayır.. fazla uzun sürmez. | Open Subtitles | أمّي ربما يجب أن تنتظري لا، لا لن يأخذ الأمر أكثر من دقيقة |
| Merkezi denetim ve veri toplama ağını bulmam uzun sürmez. | Open Subtitles | لن يأخذ مني وقت طويل لإختراق نظام التحكم في المبنى |
| "Biliyorsun, bize ne olduğunu farketmeleri çok uzun sürmeyecek." | Open Subtitles | اتعرف, لن يأخذ منهم وقت ليصوروا ماذا حدث لنا |
| Kıç yalayıcının biri organize etmeyecek, bedelini kardeşine ödetecek, ama kardeşlerinin kazançlarını almayacak mı? | Open Subtitles | إذا وغد ما لا يود الإنضمام والإشتراك، سيدع أخيه يدفع الثمن، لكنه لن يأخذ الفوائد عندما يجتمعون الأخوة معًا؟ |
| Eminim Albay O'Neill bunu kişisel olarak almaz. | Open Subtitles | أنا واثق أن الكولونيل أونيل لن يأخذ الأمر على محمل شخصي |
| Bak, bir dakika sürer. Sadece dinle. | Open Subtitles | إسمع فقط، لن يأخذ ذلك منك أكثر من ثانية إستمع فقط |
| Sana bir şey göstermek istiyorum. Fazla uzun sürmez. | Open Subtitles | أريدك فقط أن ترى شيئاً لن يأخذ وقتاً طويلاً |
| İki kat genişini kazmak fazla uzun sürmez. | Open Subtitles | لن يأخذ الأمر طويلا لو حفرتها بعرض شخصين |
| Fazla uzun sürmez. Kişisel bir mesele. | Open Subtitles | إن هذا لن يأخذ مدة طويلة إنها مسألة شخصية |
| Zaten, birkaç dakikadan fazla sürmez tuvaletlerin önündeki masaya kayıt yaptırmak istersen. | Open Subtitles | علي أية حال , هذا لن يأخذ أكثر من بضعة دقائق إذا كنتِ تريدين عمل ذلك فعليكِ الذهاب إلى الطاولة أمام المراحيض |
| Büyükanne'nin Seder'i o kadar uzun sürmez heralde | Open Subtitles | عيد الجدة لن يأخذ هذه المدة طويلة، أليس كذلك ؟ |
| FBI, sana sorularım var. Fazla sürmez. | Open Subtitles | اف.بي.اي. لدي فقط بعض الأسئلة لك هذا لن يأخذ وقتاً |
| Şimdi bu biraz acıtabilir, ama uzun sürmeyecek. Yere uzanın. | Open Subtitles | الآن ، هذا قد يؤذي قليلاً لكنه لن يأخذ مدة طويلة |
| Sadece işbirliği yapalım. Zaten fazla uzun sürmeyecek. | Open Subtitles | لنتعاون جميعنا فحسب، لن يأخذ الأمر وقت طويل على أي حال. |
| Biraz zamanın var mı? İşim uzun sürmeyecek. | Open Subtitles | الديك بعضا من الوقت فما اريده لن يأخذ الكثير من وقتك |
| Tamam, ATM işinden pay almayacak mı? | Open Subtitles | حسنٌ، إذًا هو لن يأخذ جزء من أمر الصراف الآلي خاصتي؟ |
| Birkaç dakikadan fazla almaz. | Open Subtitles | سوف لن يأخذ الأمر اكثر من بضع دقائق |
| 15 dk. sürer. | Open Subtitles | لن يأخذ مني ذلك اكثر من 15 دقيقة |
| Bana sadece on dakikanı... - ...alır demiştin. Ve şuna bak. | Open Subtitles | عندما أتصلت بي قلت أن الأمر لن يأخذ سوي عشر دقائق ,أنظر إلي هذا |
| Hayır. Şanslı bir atıştı. Bu kadar değer verdiğin bir şeyi alamaz. | Open Subtitles | كلا، لقد كان الأمر مجرد حظ عابر، لن يأخذ الفتى ملكيتك الثمينة. |
| Toplantı 25 dakikadan daha uzun sürmeyecektir. | Open Subtitles | لن يأخذ المؤتمر الصحفي أكثر من خمسة وعشرون دقيقة أو حول ذلك |
| - Çok kısa sürecek. Benim kaza raporum. | Open Subtitles | لن يأخذ هذا ثواني ، إنه بتقريري للحادثة إن أمكنكِ فقط طباعتها |
| Bebeği bu geceliğine almıyor, bebeği kaçırıyor. | Open Subtitles | هو لن يأخذ الطفل الرضيع لهذه الليلة فقط أنما سيأخذة بعيداً |
| Fazla zamanınızı almayacağım. Bir hastayı götürmem gerekli. Acil. | Open Subtitles | لن يأخذ طويلاَ أريد نقل مريض إنها حالة طارئة |