| Ve yakında Tanrı'nın yanına gidecek birine yalan söylemek istemez. | Open Subtitles | و هو لن يرغب بالكذب على شخصٍ سيغادر هذه الدنيا قريباً |
| Seninki gibi güzel yemekler olunca, kim artsın istemez. | Open Subtitles | عند تناول طعام مثل طعامكِ ، من الذي لن يرغب بتناول البقيّة؟ |
| Göz alıcı bir ismin, ve başarılı bir konuşmacının yanındaki vasıfsız bir kişiyi kimse dinlemek istemez. | Open Subtitles | لن يرغب أحد بسماعك إنلمتكنمشهورًاوتملكعنوانًامثيرًا ، وسلسلة من الحروف قبالة اسمك |
| Kral'ı deviren adam olarak anılmak istemeyecektir. | Open Subtitles | لن يرغب أن يذكره الناس بأنه الرجل الذي أزاح الملك |
| Benim orada çalışmamı sorun etmediğini anladığı anda beni geri istemeyecektir. | Open Subtitles | بمجرّد أن يعلم أنّكَ موافق على وجودي هناك، لن يرغب في عودتي |
| Ama olsaydı da seninle konuşmak istemezdi. | Open Subtitles | حتى لو كان موجود .لن يرغب في بالتحدث إليك |
| Onu almaya geldiğin zaman bu adadan ayrılmayı asla istemeyecek. | Open Subtitles | و عند وصولكِ إليه لن يرغب بمغادرة هذه الجزيرة أبداً |
| Ayrıca çocukla ilgilenmek istemeyeceğine adım gibi eminim. | Open Subtitles | وأنا متأكدة أنه لن يرغب بهذه الطفلة. |
| Hangi aklı başında bebek kucağımda olmak istemez? | Open Subtitles | من سوي العقل الذي لن يرغب في ان امسكه بلطف |
| - Kimse buraya gelmek istemez. - Senden korkuyorlar. | Open Subtitles | لن يرغب أحدٌ بالمجيء إلى هنا إنّهم يخافونكِ |
| Bu iyi haber. Kimse almak istemez sanıyordum. | Open Subtitles | إنها أخبار طيبة ظننت بأنه لن يرغب أحد بذلك |
| Bak, bu itiraf insanların kulağına giderse kimse bizimle iş yapmak istemez. | Open Subtitles | عندما يعرف الناس بشأن هذا الاعتراف لن يرغب أى شخص فى عمل شغل معنا |
| Adam arkasında kaçırılmış bir adam olan muhtemelen çalıntı bir arabanın içindeki bir kanun kaçağı. Polis çevirmesine takılmak istemez... | Open Subtitles | إنه هارب ، على الأرجح يقود سيارة مسروقة بخلفها ضحية إختطاف ، لن يرغب إذ يتم توقيفه |
| Merdivenlerdeki tek boynuzlu at ağlamanı istemez. | Open Subtitles | أحادي القرن الذي على السلم لن يرغب في رؤيتك تبكين. |
| Kimse bilerek Personel Yönetimi... Ofisi için çalışmak istemez. | Open Subtitles | لن يرغب أحد لديه معرفة في العمل في مكتب إدارة شؤون الموظفين |
| Aman neyse. Bakın. Adam eşkıya, sertifika görmek istemeyecektir. | Open Subtitles | لا يهم، إسمع يا رجل، هو مجرم، لن يرغب برؤية الشهادة. |
| Savcılık davayı tekrar almak istemeyecektir. | Open Subtitles | المدعي العام لن يرغب في إعادة هذه المحاكمة |
| Clay asla benim gibi Yırtılmış bir şeyin içinde olmak istemeyecektir. | Open Subtitles | لن يرغب " كلاي " في الدخول لمكان ممزق مثلي |
| Eğlenceli olur! Oh, Michael gelmek istemeyecektir. | Open Subtitles | هذا سيكون ممتعاً، أوه، (مايكل) لن يرغب بالمجيء فهو يكره (فيجاس) |
| Sanırım baban burada olsaydı kurşunlara hedef olmanı istemezdi. | Open Subtitles | أعتقد أنه من الأسلم القول إن كان والدك هنا، لن يرغب أن تلتقطي أحد الرصاصات. |
| Bir iş bulduğunuzda, patronunuz sorunlarınızı dinlemek istemeyecek. | Open Subtitles | عند التقدم بطلب للحصول على عمل، لن يرغب صاحب العمل في سماع مشاكلكم. ولا أنا أيضا. |
| Charlie şerefine bir gece ilişkiye girmeyelim de dedik ama sonra ikimiz de onun böyle bir şey istemeyeceğine dair güçlü noktalar ortaya çıkardık. | Open Subtitles | تحدثنا عن ليلة من الامتناع احترامًا لـ(تشارلي)، لكن بعدها كلانا قدّم حجج قوية عن لماذا لن يرغب في ذلك. |