| Hayatımın öyle büyük bir anlamı yok... büyük bir amacım yok, ama mutluyum. | Open Subtitles | انظري إلي, حياتي ليس لها معنى كبير أو اتجاه أو غرض.. ولكني سعيدة |
| Ama lobotominin kesin bir anlamı var, değil mi? | Open Subtitles | و لكن إستئصال الفص لها معنى محدد أليس كذلك ؟ |
| Birlikte yaşamak için geniş bir yer olmasından daha derin bir anlamı yok. | Open Subtitles | ليس لها معنى أعمق من كونها تسوية متسع للعيش |
| Çünkü cazibe yüzyıllar boyunca çok belirli bir anlama sahipti, ve bu kelime düşündüğümüz anlamından çok daha farklı şekillerde kullanıldı. | TED | لأنه ولمدة عقود، كلمة الإبهار كان لها معنى محدد جداً والكلمة تم استخدامها بشكل مختلف عن ما نعتقد أنها فعلياً الآن |
| Desteklediğim adaylar kazansaydı, bir anlam ifade ederdi. | Open Subtitles | لا، كانت شيكون لها معنى لو أن المرشح الذي دعمته فاز |
| Her şey anlamsız geliyor. Her şey anlamsız geliyor. - Mandalinam benim. | Open Subtitles | كل الاشياء ليس لها معنى كل الاشياء ليس لها معنى |
| Ama çevirmeye başlayınca hiçbir kelime bir anlam ifade etmiyor. | Open Subtitles | لكني كنت اترجم و كل الكلمات بعد الترجمة ليس لها معنى |
| "Git kendini becer"in bilmediğimiz başka bir anlamı mı var? | Open Subtitles | هل "تبا لك" لها معنى سري لسنا على علم به؟ |
| Bunu çocuklarınıza, torunlarınıza miras bırakabilirsiniz. - Hayatınızın bir anlamı olduğunu gösterin onlara. | Open Subtitles | اهد هذا لأبنائك وأحفادك أرهم أن حياتك كان لها معنى |
| Elimden geleni ardıma koymadım çünkü hayatımın başka bir anlamı da yoktu. | Open Subtitles | السبب لمحاولتي بأقصى جهد رغماً عني , ذلك لأني شعرت بأن حياتي سيكون لها معنى آخر. |
| Onları duymak isteyen insanlar olmadıkça bir anlamı yok. | Open Subtitles | لن يكون لها معنى مالم يستمع لها الآخرين .. |
| Psikodinamik açıdan baktığınızda en vahşice görünen şiddetin bile onu gösteren kişi nazarında bir anlamı vardır. | Open Subtitles | من منظور نفسي ديناميكي حتى أكثر الممارسات العنيفة جنونًا لها معنى في عقل مرتكبها. |
| Morgan için bir anlamı olmalı ve Chazz de bunu biliyor. | Open Subtitles | ان لها معنى لمورجان و اظن ان تشاز علم بذلك |
| Ve yaşlandıkça başka bir anlamı olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | وبينما أتقدّم في العمر، أدركت أن لها معنى آخر |
| Demek istediğim, edebi olarak müziğin anlamı var mı? | Open Subtitles | هل الموسيقى لها معنى من الناحية الأدبية، ما أقصده؟ |
| Elbette hayatın anlamı var. Sadece iyi değil. | Open Subtitles | بالطبع الحياة لها معنى إنما هي ليست جيدة. |
| Ama Los Angeles'taki pek çok insan için bu kelime daha farklı bir anlama geliyor. | Open Subtitles | ولكن لدى بعض الناس فى لوس أنجلس هذه الكلمة لها معنى آخر |
| - Her şey anlamsız geliyor, Patrick. - Her şey yolunda. Her şey yolunda. | Open Subtitles | كل الاشياء ليس لها معنى, باتريك انت بخير, انت بخير |
| Şu zırvalıkların hiç mi hiç anlam ifade etmiyor. | Open Subtitles | هذه الجملة ليس لها معنى على الإطلاق |