| İHA'larımızın kısıtlı olduğunu biliyorum ama bölgeyi taraması için bir tane talep ediyorum. | Open Subtitles | أعلم أّننا نواجه عجز فى الطائرات لكنني فقط بحاجة لواحدة إضافية لتمشيط المنطقة |
| Kostüm değişimi sırasında kısa bir tane gerekli bize. | Open Subtitles | نحن بحاجة لواحدة قصيرة لوقت تبديل الملابس |
| Burada oturmuş hayatımın en önemli anlarından birine ruhen hazırlanmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أنا اجلس هنا محاولة التحضر نفسياً لواحدة من أهم لحظات حياتي |
| Bir adamı kendi kuzeni ile kendine getiren birine borçlu değilsin. | Open Subtitles | أنت لا تدينين لواحدة زوجت شاب من ابنة خالته |
| Bunu bir amigo kız olmayan birinin söylemesi kolay tabii. | Open Subtitles | حسنا ، هذا امر بسيط قوله بالنسبة لواحدة غير مشجعة |
| Bu benim, dünyanın en büyük varoşlarından birinin olduğu Hindistan'ın Bombay şehrindeki bir binanın çatısından çektiğim bir fotoğraf. | TED | هذه صورة إلتقطتها حينما كنت واقفاً على سطح أحد المنازل لواحدة من أكبر الأحياء الفقيرة في العالم في مدينة بومباي بالهند |
| Sadece resmi araçlar girebilir. bir tanesine ihtiyacımız olacak. | Open Subtitles | فقط العربات الرسمية التي يسمح لها بالدخول، لذلك نحتاج لواحدة |
| Benimkini aşırınca, bir tane de sana lazım olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | لقد اخذتِ خاصتي لذلك فكرت بأنك في حاجة لواحدة |
| 15 mermi, bir tane de ağızda. | Open Subtitles | حسناً، يطلق 15 رصاصة إضافة لواحدة في الماسورة. |
| Buna benzeyen başka bir tane daha görmüştüm. | Open Subtitles | هذه هي فقط الثانية التابعة لواحدة سابقة. |
| Yangın söndürmek için. Bende bir tane var ama daha büyük bir şey lâzım olabilir. | Open Subtitles | ﻹطفاء الحرائق,لدي واحدة في السيارة ,لكن احتاج لواحدة أكبر |
| Bu zekice fikir üzerine düşünmek için bunlardan bir tane daha lâzım. | Open Subtitles | نحن بحاجة لواحدة أخرى منها لتدّبر هذه الفكرة الذكية. |
| Kamplarımızdan birine ilk ziyaretiniz mi? Elbette, değil. | Open Subtitles | الزيارة الاولى لواحدة من مخيماتنا، اكيد لا |
| Yani onu özümseyip kendilerinden birine dönüştürmeye mi çalışıyorlar? | Open Subtitles | لذا هم يحاولون استيعابها لتحويلها لواحدة منهم؟ |
| O değersiz şey ailemizdeki en güçlü cadılardan birine ait. | Open Subtitles | هذه الخردة كانت ملك لواحدة منأقوىالساحراتبعائلتنا. |
| Son 3000 yıl içinde doğan en güçlü büyücüydün ama güçlerini çok az tanıdığın birine verdin. | Open Subtitles | أنتَ كنت أقوى عرّاف وُلد خلال 3000 عام و سلمتَ قوتكَ لواحدة تعرف حقيقتها جيداً. |
| Pislik herif. benim güzel yüzüğümü o orospuların birinin eline mi taktın. | Open Subtitles | واحدة من صحباتي اشترت الخاتم يا ندل انت بعت الخاتم بتاعي لواحدة من صحباتك الشراميط |
| Örneğin geçenlerde ülkemizin önde gelen ressamlarından birinin bir resmini satın aldım. | Open Subtitles | انا مثلا,اشتريت مؤخرا لوحة لواحدة من فناناتنا الرائدات |
| Çünkü bu, dünya tarihindeki en büyük servetlerden birinin yaratılış anı. | Open Subtitles | لأن هذه هي لحظة الخلق لواحدة من أكبر الثروات في تاريخ العالم |
| Bizimkilerden birinin eli biraz para gördümü, gider siktiğimin mücevherini alır. | Open Subtitles | يحاول أن يضعك في الإطار بشكل قانوني ويظلون يذكرون الأعراض حتى يصلون لواحدة لديك فعلاً |
| İşte bu! İşte benim süperstarım! Pekala, yeni bir tanesine daha hazır mısın? | Open Subtitles | أجل ها هو بطل الجميع أنت جاهز لواحدة أخرى ؟ |
| Şimdiyse birazcık daha koyu siyahlardan bir tanesi eksildi. | Open Subtitles | والآن أنا مرتدي. لواحدة لونها أغمق قليلاً. |
| Gazetecilerde en çok satılan ve en kışkırtıcı dergilerden biri için ilk serbest makalemi yazmıştım. | Open Subtitles | كنت أرسلت للتو أول مقالاتي الحرة لواحدة من إحدى المجلات النشطة |
| Sadece bir taneye ihtiyacım var. | Open Subtitles | أَحتاجُ لواحدة فقط. |