"لوحدها في" - Translation from Arabic to Turkish

    • yalnız
        
    • başına
        
    Burada olmaz, seni aptal. Onu, yalnız kalabileceğiniz bir yerlere götürmelisin. Open Subtitles ليس هنا ، أنت أبله يجب أن تحصل عليها لوحدها في مكان ما
    Ama eminim o orada yalnız başına tam şu anda. Open Subtitles لكن أنا أعرف أنها موجودة هنا لوحدها في المنزل، في هذه اللحظة
    Sanırım şu an yalnız bırakılmak istiyor. Open Subtitles أعتقد انها تفضّل أن تترك لوحدها في الوقت الحاضر
    Ama çocuk koruma hizmetlerinde kilitli bir odada tek başına yerde yatıyordu. Open Subtitles ولكنها كانت لوحدها في الدور الأرضي في غرفة مقفله لخدمات حماية الأطفال
    Yap-boz tutkusu olan yaşlı kadın, yeni aldığı yap-bozu bitirmek için evindeki masada tek başına oturuyordu. Open Subtitles و التي كانت تعشق أحاجي الصور القطعة كانت تجلس لوحدها في منزلها على طاولتها لتكمل أحجية صور مقطعة
    O sürtükle yalnız bir odada 2 saat kapalı olmak. Şimdi birilerini öldürmeye hazırım. Open Subtitles أنْ يَكُونَ مغلقة لوحدها في غرفة بتلك الكلبةِ لساعتين، الآن أَنا مستعدُّ لقَتْل شخص ما.
    Stüdyoda, yalnız başına, çok fazla zaman geçirirdi... Open Subtitles لقد كانت تمضي الكثير من الوقت لوحدها في المرسم
    Pam, yalnız olduğu bir sırada bunu gördüğünü iddia ediyor. Pekâlâ... Open Subtitles بام قالت أنها رأته يفعل ذلك في أحد الأيام عندما كانت لوحدها في غرفة الإجتماعات
    Her neyse, onu yalnız bıraktım. O sıralar altı kişiyi boğazlayan birinin davasıyla ilgileniyordum. Open Subtitles تركتها هناك لوحدها , في ذلك الوقت كنت أعمل على قضية
    Çünkü bu barda yalnız oturan çok güzel bir Amerikan'a benziyorsunuz. Open Subtitles لأنك تبدين مرأة أمريكية جميلة جداً تجلس لوحدها في المشرب
    Buraya yalnız mı geldiniz yani? Open Subtitles قولي لي لماذا امرأة جميلة مثلك تقود السيارة لوحدها في مكان كهذا؟
    Deli kadını evimizde yalnız başına bırakalım. Open Subtitles لنترك تلك المرأة المجنونة لوحدها في منزلنا
    İşe gitmem gerek ama onu yalnız bırakmaya korkuyorum. Open Subtitles يجب ان أذهب للعمل أخاف أن أتركها لوحدها في المنزل
    Annem evde yalnız ve hasta. Yanına dönmem lazım. Open Subtitles أمي لوحدها في المنزل وهي مريضة , وأحتاج للعودة إليها
    Karısının karanlıkta yalnız yürümesine izin vereceğini mi sanıyorsun? Open Subtitles هل تعتقد انه سوف يترك زوجته تذهب لوحدها في الظلام؟
    Erica'nın televizyondaki 41 yılındaki en önemli anı ormanda yalnız başınayken bir anda bir ayıyla yüz yüze kalmasıydı. TED الآن وفي عامها 41 في التلفزيون ربما يكون أشهر مشهد لإريكا هو عندما كانت لوحدها في الغابة وجهًا لوجه فجأةً مع دب رمادي اللون
    Evde tek başına kalması gerekiyordu. Open Subtitles أرادت بعض الوقت لوحدها في المنزل، أجل بالطبع
    Çocuğumu gece vakti ormanda tek başına bırakamazsınız. Open Subtitles لا يمكنك ترك ابنتي هناك لوحدها لقضاء الليل لوحدها في الغابه

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more