| Umut dolu yerel liderlik vasıtasıyla, bunun olmasını Durdurmak için barışçıl bir direniş kampanyası başlattılar. | TED | من خلال القيادة المحلية الملهمة، شنوا حملة مقاومة سلمية لوقف ذلك. |
| Ve ben de, bunu başlamadan Durdurmak için yapmam gerekeni yaptım. | Open Subtitles | ولقد فعلت ما كان علي القيام به لوقف ذلك قبل أن تبدأ. |
| Kimsenin, makinen de dahil, onu Durdurmak için yapabileceği en ufak bir şey bile olmayacak. | Open Subtitles | ولن يكون هناك أي شخص الشيء اللعين، بما في ذلك الالة، يمكن القيام بها لوقف ذلك |
| Ve bunu Durdurmak için yapabileceğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | وليس هناك شيء ان يمكنك القيام به لوقف ذلك. |
| Peki ya bunu Durdurmak için yasal bir yol bulsak? | Open Subtitles | ماذا لو استطعنا العثور على وسيلة قانونية لوقف ذلك |
| Onu Durdurmak için ikinci cihazı kapatmalıyız, | Open Subtitles | لوقف ذلك يجب علينا إيقاف تشغيل الجهاز الثاني |
| Durdurmak için ne yapabilirim? | Open Subtitles | ماذا يمكنني فعله لوقف ذلك ؟ |
| Bizimki Durdurmak için hiçbir şey yapmadı. | Open Subtitles | فتانا لم يفعل شيئاً لوقف ذلك |
| Durdurmak için ben de çok hırslıyım. | Open Subtitles | أنا أسيضا شغوف لوقف ذلك. |
| Durdurmak için çok geç. | Open Subtitles | لقد فات الأوان لوقف ذلك. |