| Uyuyabilmek için ufaklığa gürültüyü kesmesini söyleyeceğim. | Open Subtitles | سأذهب لأخبر أخي أن يتوقف ليتسنّى لي النوم. |
| Bu acıya tek başına katlanmasına göz yumdum ki ben de başka birinin çocuğunu kurtarmak için alternatif bir evrene gidebilmenin bir yolunu bulabileyim. | Open Subtitles | لكن عوضَ ذلك، تركتُها تحزن لوحدها. ليتسنّى لي التركيزُ على إيجاد طريقٍ إلى الكون الموازي لإنقاذ طفل شخصٍ آخر. |
| - Evet ama seni buraya getirebilmem için güçsüz kılmamız gerekiyordu. | Open Subtitles | أجل، تعيّن أن نحتجزك لأسابيع ليتسنّى لي إحضارك إلى هنا |
| Eskiden geceleri gözlerimi kapatabilmek için ne bulursam içerdim. | Open Subtitles | اعتدت احتساء قنّينة أيّ شيء ليتسنّى لي النوم ليلًا. |
| Sizi bulup getirebilmem için bana bağlayacak. | Open Subtitles | ستصلني بكما ليتسنّى لي إيجادكما وإعادتكما. |
| Ekibi ve ekipmanları nakletmek için Saklambaç'ı kullanacağım, o yüzden gitmem lazım. | Open Subtitles | يتحتّم أن أعود ليتسنّى لي استخدام قدرة الغميضة لنقل المعدّات والأطباء. |
| Biliyor musun, sırf her gün aynı 6 kelimeyi duyabilmek için Bonnie'nin telefon faturalarını ödedim. | Open Subtitles | أتعلم أنّي أدفع فاتورة هاتفها ليتسنّى لي الاتّصال برقمها وسماع الـ6 كلمات عينهم يوميًّا؟ |
| Ben de bir şişe viski alıp, hayali Akita cinsi köpeğim Rusty için özür dilemeye gidiyorum. | Open Subtitles | "أطفئ هذا اللعين!" ليتسنّى لي الذهاب إليهم بقنّينة من الـ(سكوتش) وأعتذر عن سيارتي الصدئة.. سيّارتي (أكيتا) الخياليّة.. |
| Beni sevdiği için falan değil, Thomas'ı durdurabilmem için. | Open Subtitles | ليس بدافعِ أيّ ولعٍ كانت تكنّه لي و إنّما ليتسنّى لي إيقاف (توماس) |
| - Ama sadece bu elbiseyi giyebilmek için. | Open Subtitles | -لكن فقط ليتسنّى لي ارتداء هذا الثوب . |