"ليحب" - Translation from Arabic to Turkish

• severdi
• bayılırdı
• sevmek
• hoşuna giderdi

Kip`de kuşları severdi.
كيب كان ليحب الطيور

Bu çok kötü. KAHVE Babam Grand Canyon'u çok severdi.
هذا مؤسف، كان أبي ليحب "غراند كانيون".

Babam olsa çok severdi.
حسناً، والدي كان ليحب ذلك

Baban buraya bayılırdı.
أباكم كان ليحب هذا

Keşke Todd Packer'da burda olsaydı, buna bayılırdı.
قواعد مكان العمل الحديث أتمنى لو كان (تود باكر) هنا كان ليحب هذا

Dünyanın bir ucundan Amy Foster'ı sevmek ve sevilmek için geldi.
أتى من خلال العالم ليحب ويُحب من قبل آمي فوستر

Neredeyse ışık hızında kayıt yaptığımız için ilginç yan etkiler ortaya çıkıyor. Einstein bu resmi görse çok hoşuna giderdi.
كما تبين، نظراً لأننا تقوم بتسجيله تقريبا بسرعة الضوء لدينا آثار غريبة وكان أينشتاين ليحب رؤية هذه الصورة.

Baban bu yeri çok severdi.
والدك كان ليحب هذا المكان

Abilik taslamak için bir kız kardeşi olmasını çok severdi.
كان ليحب أختاً صغيرة ليؤمرها

Norman kitabını severdi.
نورمان كان ليحب كتابك

Clive olsa bunu çok severdi.
"كلايف" كان ليحب هــذا.

Baban bu yeri çok severdi.
والدك كان ليحب هذا المكان"

Jeremy bunu severdi.
جيرمي) كان ليحب ذلك)

Bunu çok severdi.
و كان ليحب هذا

Buna bayılırdı.
كان ليحب أمراً كهذا

Süreki "Seth bu lazanyaya bayılırdı" diye düşünüyorum.
أواصل التفكير كان (سيث) ليحب هته اللازانيا

Casey bu göreve bayılırdı.
كان "كايسي" ليحب هذه المهمة

- Rod buna bayılırdı, değil mi?
كان "رود" ليحب ذلك

Buna kesin bayılırdı.
كان ليحب ذلك

Sonsuza dek sevmek için doğduğum tek insan.
الشخص الوحيد فى العالم الذى ولد ليحب إلى الأبد

Bir adamın sevmek için cesareti olmalıdır.
الرجل يجب أن تكون لديّه الشجاعة ليحب.

Ve Teddy, Dex'in yardım ettiğini bilse hoşuna giderdi.
وتيدى كان ليحب أن يعرف أن ديكس قد ساعد