| Yeni belgelere ihtiyacı yok. Tabii önceden sağlanmış bir desteği yoksa. | Open Subtitles | إنها ليست بحاجة لوثائق جديدة ليس إن كان لديها دعم، سلفاً |
| Aslında söyleme bile gerek yok, ama gerçekten ihtiyacı yok. | Open Subtitles | لا ينبغي حقيقةً أن أقولَ هذا، ولكنها ليست بحاجة لذلك. |
| Masaja falan ihtiyacı yok. Hem zaten sırtı neden ağrısın ki? | Open Subtitles | إنها ليست بحاجة لمعالجة ولمَ تعتقد أن ظهرها يوجعها بداية؟ |
| aslında onların bir sahneye ihtiyacı yok. | Open Subtitles | . لا. أن هذه الأشياء ليست بحاجة إلى الضرر |
| Değişime ihtiyacı olmayan şeyleri neden değiştirip duruyoruz? | Open Subtitles | لماذا نقوم دوماً بتغيير أشياء ليست بحاجة للتغير ؟ |
| Ve karının hiçbir şeye ihtiyacı yok. Tamam mı? | Open Subtitles | و زوجتكَ ليست بحاجة لإجراء عمليّة هل فهمت ؟ |
| - Neden onu aramıyoruz? - Çünkü terapiye ihtiyacı yok. İstikrara, korunduğunu hissetmeye ihtiyacı var | Open Subtitles | لأنها ليست بحاجة لعلاجٍ نفسيّ بل بحاجة للاستقرار، و الشعور بالحماية |
| Şükür ki gelinimin banka hesabının terapiye ihtiyacı yok. | Open Subtitles | ولحسن حظ حساب كنتي المصرفي النبتة ليست بحاجة للعلاج |
| Artık onu korumana ihtiyacı yok... Bitti artık. Ölecek. | Open Subtitles | إنّها ليست بحاجة لحمايتكِ، الأمر انتهى، إنّها ستموت |
| Muhbir bilgilerini satmaya ihtiyacı yok anladın mı? | Open Subtitles | ليست بحاجة أن تبيع بيانات مخبرين من أجل المال, حسنٌ؟ |
| Kızımın şu an böyle bir enerjiye ihtiyacı yok. | Open Subtitles | فهي ليست بحاجة إلى مثل أنواع تلك الطاقة الأن |
| Desene, üniversite hocasının ödünç paraya falan ihtiyacı yok. | Open Subtitles | أعتقد أن الأستاذة الجامعية ليست بحاجة لدين |
| Yazık, Haydon'ın Akademi'ye ihtiyacı olduğu kadar Akademi'nin Haydon'a ihtiyacı yok. | Open Subtitles | آليس ، الأكاديمية ليست بحاجة هيدين بقدر حاجة هيدين للأكاديمية |
| En çok kullanılan silahların, elektriğe ihtiyacı yok. | Open Subtitles | معظم الأسلحة التقليدية ليست بحاجة للكهرباء |
| O kadar şeye ihtiyacı yok aslında, para harcamayı seviyor. | Open Subtitles | أنا ليست بحاجة لكل تلك الأشياء، لكنها فقط تحب إنفاق المال. |
| Maalesef ki, beyin hücrelerinizin güçlü bir bağa ihtiyacı yok, bu yüzden beyniniz kısa devre yapıyor. | Open Subtitles | لسوء الحظ بالنسبة لكما وصلاتكم العصبية ليست بحاجة لاتصال أقوى لذلك فإن عقليكما يصبحان قليلي المقاومة |
| Çünkü Carl'ın bebek bezine, kızarık kremine ve bebek mamasına ihtiyacı yok. | Open Subtitles | لأن كارل ليست بحاجة حفاضات وكريم الطفح الجلدي وأغذية الأطفال. |
| Kızımın yeni bir eldivene ihtiyacı yok... | Open Subtitles | ابنتي ليست بحاجة إلى قفاز جديد منك مهلا، مهلا، مهلا، مهلا. |
| Benim gibi bir kızın senin gibi bir adama ihtiyacı yok. | Open Subtitles | بنت مثلي ليست بحاجة إلى رجل مثلك. |
| Aslında bir kızın başarılı olmak için erkek gibi üniversiteye ihtiyacı olmadığını kastettim. | Open Subtitles | إذن، ماكنت أعنيه هو أنّ الفتاة ليست بحاجة لدراستها كالفتى من أجل تأمين مستقبلها |
| Sadece bulaşık yıkayabiliyor. Kendi şirketini kurmasına gerek yok. | Open Subtitles | إنها ليست بحاجة إلى شركتها الخاصة |
| Ancak bunların, büyük zararlar vermesi için mutlaka yeryüzüne çarpması gerekmiyor. | TED | لقد إتضح أن هذه الأجرام ليست بحاجة إلى الإصطدام بالأرض لتسبب الكثير من الضرر. |