| Ama herhalde Pike's Hole, gidip kontrol edemeyeceğiniz kadar uzakta değil. | Open Subtitles | من المؤكد أن بايكس هول ليست بعيدة جدا يمكنك الذهاب هناك لتتأكد |
| Khanka Gölü çok uzakta değil. Orada çok uzun kalmayacağız. | Open Subtitles | بحيرة خانكا ليست بعيدة لن نبقى هناك طويلا |
| Geçen yıl valinin demir yumruğuyla yönetimde olduğu başkanlık binasından çok da uzakta değil. | Open Subtitles | ليست بعيدة عن مبنى المدينة هُنالك حيث استُبعد المحافظ بقبضة من حديد العام الماضي |
| Buraya uzak olmayan bir kilisesi vardı. Birisi havaya uçurdu. | Open Subtitles | كانت لديه كنيسة ليست بعيدة من هنا وفجرها شخص ما |
| Gerçek dostlarımızın bizi ziyaret edeceği kadar uzak değil, Mr Ferrars. | Open Subtitles | ليست بعيدة بالنسبة لأصدقائنا الحقيقيين لزيارتنا سيد فاريس |
| Biliyorsun, küçük kızı buradan fazla uzakta değil. | Open Subtitles | أتعرف ، إبنتها الصغيرة ليست بعيدة عن هنا |
| Hayır, onlar binlerce yıl önce öldüler. Ama uygarlıkları, şu an buludundğumuz yerden çok uzakta değil. | Open Subtitles | لا, لقد ماتوا من آلاف السنين و لكن حضارتهم ليست بعيدة عما نحن به الآن |
| Hayır helikopter için fazla yukarıdayız. Ama sizi uygun noktaya götüreceğiz. Buradan fazla uzakta değil. | Open Subtitles | لا , ولكننا على اتصال بها سنأخذكم الى المحطة , وهى ليست بعيدة من هنا |
| Uçak tam üstümüzde çok şükür ki çok uzakta değil. | Open Subtitles | الطائرة فوقنا تماما نأمل أنها ليست بعيدة جدا. |
| - Hastane uzakta değil, bir dakikaya oradayız. | Open Subtitles | المستشفى ليست بعيدة سنكون هناك خلال دقائق بحقك، اذهب. |
| Tabii şuan kış ortasındaki günbatımımız, ...ve hepimizin de bildiği kadarıyla gündoğumu çok uzakta değil. | Open Subtitles | بالطبعلديناغروبالشمسالآن فيمنتصف الشتاء، وكما نعلم جميعا أن ارتفاع الشمس ليست بعيدة. |
| - Tekne uzakta değil. Hâlâ ulaşabilirsiniz. | Open Subtitles | القوارب ليست بعيدة ما زال بوسعنا إدراكها |
| Efsaneye göre sözleşme çalınmış ve saklanmış buraya uzak olmayan bir mezarlığa. | Open Subtitles | تحكي الأسطور أنه تم سرقة العقد و إخفائه في مقبرة ليست بعيدة من هنا |
| Buraya uzak olmayan küçük bir köy var. | Open Subtitles | تعرف 00 هناك قرية صغيرة ليست بعيدة عن هنا |
| Buraya uzak olmayan küçük bir köy var. | Open Subtitles | تعرف 00 هناك قرية صغيرة ليست بعيدة عن هنا |
| Gemimiz, gelemeyeceğin kadar uzak değil Mısır'dan. | Open Subtitles | سفينتنا ليست بعيدة جدا عن مصر التي لا يمكن أن يأتي. |
| Köyüm buraya Yakın. | Open Subtitles | قريتى ليست بعيدة عن هنا يمكنك ان تأتى هناك للراحة |
| Lejyonları uzakta olamaz. | Open Subtitles | فيالقه ليست بعيدة |
| çok uzak değil bebeğim. Sadece birkaç saat uzaklıkta. | Open Subtitles | أنها ليست بعيدة على الأطلاق، عزيزي أنها بضعة ساعات من هنا |
| Bir Goa'uld ana gemisi çok da uzakta değildir, eğer Goa'uld Latona'nın fethedilebileceğine inanıyorsa. | Open Subtitles | السفينة الأم للجوؤلد على الأغلب ليست بعيدة إذا صدق الجوؤلد أن لاتونيا الآن متاحه |
| Stasi'nin kendi ünviersitesi vardı, buraya fazla uzak değil, burada yeni metodlar geliştirilip subaylara öğretiliyordu. | TED | كان للستاسي جامعتها الخاصة، ليست بعيدة من هنا، حيث كانت الطرق تستكشف وتعلم للضباط. |
| Toplantının görüntülerini buradan pek fazla uzakta olmayan özel bir güvenlik şirketinde inceleyeceğiz. | Open Subtitles | سنستعرض أشرطة المراقبة للاجتماع في شركة أمنية خاصة ليست بعيدة من هنا |
| Üs, buradan çok uzakta değilmiş. | Open Subtitles | القاعدة ليست بعيدة عن هنا. |