"ليست حقاً" - Translation from Arabic to Turkish

    • pek
        
    • değil
        
    • sayılmaz
        
    - Zaten rengi beni pek açmıyordu. - Evet. Uygunsuz espri. Open Subtitles ليست حقاً لوني,علي أية حال أوه , نعم, نكتة غير لائقة
    Korkarım Fiona Beyaz Atlı Prens'e... pek ısınamadı. Open Subtitles أخشى أن فيونا ليست حقاً تحب الأمير الفاتن
    - Benim yeteneklerim piyasada pek rağbet görmez. Open Subtitles لا سيما أنّ مهاراتي ليست حقاً رائجة في السوق
    Çünkü, bu aslında orada bir yerde olan... ...yozlaşmayla ilgili değil, değil mi? TED لأنها ليست حقاً حول الفساد في مكان ما هناك، هل هو؟
    Bu aslında New York'u ilk ziyaretiniz değil, doğru mu, Bayan Lomax? Open Subtitles هذه ليست حقاً زيارتك الأولى إلى نيويورك أليس كذلك سيدة لوماكس؟
    Acil bir durum var. Aslında o kadar da acil sayılmaz. Open Subtitles عندي حالة طارئة، في الحقيقة .. ليست حقاً حالة طارئة
    Merkezde tanıdığım bir var. Sanırım bilen tek kişi benim. Zaten önemli bir şey sayılmaz. Open Subtitles أنا أعرف البعض فى القسم ،أنا الوحيدة التى تعلم على ما أعتقد ، إنه ليست حقاً بالأمر الكبير
    Bu davet verme işleri pek ona göre değildir. Open Subtitles وهذا كله يحصل معاً شيء، انها ليست حقاً مثله
    Bunun bazı nedenleri pek de ihtilaflı değil. TED بعض أسباب ذلك ليست حقاً مثيرة للجدل.
    Onun endişelendiği nokta ortadaki çıkıntı bölüm, yani ortalama bir dizi, bildiğiniz gibi çok iyi veya çok kötü olmayan diziler bizi pek heyecanlandırmaz. TED فما يشغله هو هذا البروز الوسطي الناتئ هنا، بروز متوسط العروض التلفزيونية، وكما تعلمون، فتلك العروض التي ليست حقاً جيدة وليست حقا بائسة، والتي لا تثير الحماس حقاً.
    pek konuşadım yok şu an. Open Subtitles ليست حقاً في احسن مزاج للتكلم عنه الان
    Olmaz, ebeveynlerle arası pek iyi değil. Open Subtitles كلا ,الأباء ليست حقاً من تفضيلاته
    Demode şeyler pek benlik değiller. Open Subtitles طراز قديم ليست حقاً من نوعي
    - Gerçekte o kadar ayrıntılı değil. - Kralın kurtulması hakkında herhangi birşey var mı? Open Subtitles ,ليست حقاً بهذا التفصيل قالت أي شيء حول الملك ؟
    Aslında köpeklerin duygularıyla insanların duyguları çok da farklı değil ama onların sorunlarını çözmek daha zor oluyor. Open Subtitles الأمر أن أحاسيس الكلاب وأحاسيس البشر ليست حقاً بذلك الاختلاف، ما عدا أولئك الذين من الصعب فهمهم
    Çünkü seninle ilgili hislerim böyle değil. Open Subtitles لأن هذه ليست حقاً الطريقة التي أشعر بها نحوك
    Buradaki en büyük sorunun araba değil, değil mi? Open Subtitles السيّارة ليست حقاً مشكلتك الجسيمة هنا، أليس كذلك؟
    Sahilde olmasına rağmen çok da kolay sayılmaz. Open Subtitles حقيقة, حتى مع أنها بجانب الشاطئ إنها ليست حقاً ممتعة
    Bu gerçek bir cenaze sayılmaz ki. Open Subtitles إنها ليست حقاً جنازة.
    Aslında tam olarak bir restoran sayılmaz. Open Subtitles حسناً، ليست حقاً بمطعم، بل هي...
    - Çocuk sayılmaz ki o. - Bu nedir? Open Subtitles هي ليست حقاً طفلة.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more