"ليست شيئاً" - Translation from Arabic to Turkish

• şey değil
• bir şey değildir
• şey değildi
• birşey değil

Sorun şu ki müzik elle tutulur bir şey değil.
نعم لكن المشكلة الموسيقى ليست شيئاً يمكن وضعه في اليد

Pek süslü püslü bir şey değil bir sandıktan portatif olduğu kesin.
ليست شيئاً فاخراً ولكن على الأقل يمكن حملها أكثر من الصندوق الخشبي

Ayağının tabanından çıkarabileceğin ve sonrasında yoluna devam edebileceğin bir şey değildir.
ليست شيئاً يمكنك أن تمحيه بسهولة وتكمل طريقك كأن شيئاً لم يكن.

Ve herkes çok iyi bilir ki rızam benim öyle karşılıksız dağıttığım bir şey değildir.
وكما يعلم الجميع فإن مباركتي ليست شيئاً أمنحه بسهولة.

Açıkçası, onunla olan bağlantım bu kasabada söylemeye hevesli olduğum bir şey değildi.
وبصراحة، حقيقة أنني لديّأيعلاقةبها .. ليست شيئاً أودَّ الإعتراف به لهذه المدينة.

Şey, nefret korkulacak birşey değil.
حسناً، الكراهية ليست شيئاً أخاف منه

Çünkü tutarlılık sizin için yeni bir şey değil.
لأن النزاهة ليست شيئاً جديداً عليك سيدي الرئيس

Uyuşturucu ticareti, tek başınayken hayalini kuracağın bir şey değil.
وشراء المخدرات في السجن ليست شيئاً يطمح إليه المرء

Hey,6.sıra utanılacak bir şey değil.
يا صديقي, المركز السادس ليست شيئاً تخجل منه

Ama kesinlikle sizi rahatsız edecek bir şey değil efendim.
ولكنها ليست شيئاً لحلب المشاكل لك يا سيدي

Hız Gücü öyle düşündüğün gibi bir şey değil. Laboratuvarda yaratabileceğin bir şey değil.
قوة السرعة لا تعمل هكذا ليست شيئاً تنتجه معملياً

Pekala, o okul bir grup zengin, şımarık çocuklardan başka bir şey değil.
حسنا، تلك المدرسة ليست شيئاً عدا حفنة من الأغناء والأولاد المدلّلين

Ve herkes çok iyi bilir ki rızam benim öyle karşılıksız dağıttığım bir şey değildir.
وكما يعلم الجميع، فإن مباركتي ليست شيئاً أمنحه بسهولة.

Ama dostum, mutluluk kıvanç dolu bir şey değildir.
السعادة, يا صديقي ليست شيئاً مفرحاً

Pasifizm, arkasına saklanılacak bir şey değildir.
المسالمة، ليست شيئاً تختبئ خلفه

Obezite büyüyerek atlattığın bir şey değildir.
البدانة ليست شيئاً تتخلص منه بالطول

Ama cesaret, öğrenilecek bir şey değildir.
لكن الشجاعة... ... ليست شيئاً يمكنك أن تتعلمه...

Onun ölümü kolay anlaşılabilecek bir şey değildi.
وفاتهِ ليست شيئاً سهلاَ لكي نفهمه

Bu planladığımız bir şey değildi.
انها ليست شيئاً خططنا له.

Çok lüks bir şey değildi ama üzerine A yazmıştım. Niye?
ليست شيئاً فاخراً لكن عليها حرف "أ" ؟

Yüzüğünü gördünüz mü? Basit birşey değil
هل رأيتم حلقتها؟" "ليست شيئاً تافهاً

Aile pek bana göre birşey değil.
الأسرة ليست شيئاً مهماً لي ؟