| Ama, dürüst olmak yeterli değil gene bir yargıcı ya da bir başkasını öldürebilirsin, yasa bunun neresinde. | Open Subtitles | لكنها ليست كافيه لتكون مُحْتَرم حيث أنت يَجِبُ أَنْ تَقْتلَ الرجالَ ولكن أَيّ رجال ستقتل ، إنّ الكلمةَ هي القانونُ. |
| Ama onu anlamak için yeterli değil. | Open Subtitles | قليلاً ، ليست كافيه بالدرجه التى تجعلها منطقيه |
| Yani heykelle girip çıkmak için yeterli değil. | Open Subtitles | لذا فهي ليست كافيه لأن تدخل و تدخل بالقطعه الأثريه. |
| Üssü yok etmek için yeterli değil fakat bir süreliğine işlemez hale getirebilir. | Open Subtitles | انها ليست كافيه لتدمير العزله ولكنها تجعل الالم يستمر لفتره |
| Suçlama için dosya yeterli, ama polisi mahkum etmek için jüriye yetmez. | Open Subtitles | هناك حجه مقنعه للإتهام لكنها ليست كافيه للمحلفين ليدينوا البوليس |
| Ama senin kılıç yeteneğin henüz yeterli değil. | Open Subtitles | لكن مهارتك في استخدامٍ السيف ...ليست كافيه لذلك |
| Ama bana göre kanıtlar yeterli değil. | Open Subtitles | لكن ، فى رأى أن هذه الأدله ، ليست كافيه |
| Bence yeterli değil ama bir başlangıçtır. | Open Subtitles | فكرت بأنها ليست كافيه لكنها بدايه |
| Elimizdeki çok güzel ama yeterli değil. | Open Subtitles | ما فعلناه شيء عظيم ولكنها ليست كافيه |
| - Belli ki zihinsel görevler yeterli değil. | Open Subtitles | حسنا المهام العقليه ليست كافيه |
| Adımları doğru atmak yeterli değil. Müziği de hisset. | Open Subtitles | الحركات ليست كافيه |
| Yüz dolar yeterli değil. | Open Subtitles | . مائة دولار ليست كافيه |
| - Üzgün olman yeterli değil. | Open Subtitles | أسف؟ أسف ليست كافيه |
| Epey emin olmak yeterli değil. | Open Subtitles | حسنا , "متأكدة جدا" ليست كافيه |
| - "yeterli değil" demişti. | Open Subtitles | لقد قالت "انها ليست كافيه" |
| Bu kadar parayı taşımak için el arabası bile yetmez! | Open Subtitles | -يكلف 5000,000 مارك -عربيات النقل ليست كافيه لحمل هذا المال |
| Bazı şeyler o kadar kötüdür ki... üzgün olduğunu söylemek yetmez. | Open Subtitles | بعض الاشياء سيئه جدا قول اسفه ليست كافيه |