| Ama bu para çalıntı değil. Bana hapisteyken yardım etti. | Open Subtitles | هذه الأموال ليست مسروقة ساعدني عندما كنت في السجن. |
| - çalıntı değil. İlham alınmış. Ve birleştirilmiş parçalar... | Open Subtitles | ليست مسروقة إنها مستوحاة منها و تلك القطعة مكلفة |
| - Başlamadan söyleyeyim, hız yapmıyordu, araba çalıntı değil, kahrolası vergi etiketi geçerli, tamam mı? | Open Subtitles | السياره ليست مسروقة الضرائب تم دفعها في وقتها |
| - Kaza yaptı, ama çalıntı değil. - Tamam. | Open Subtitles | إنها مصابة بأرتطامات لكنها ليست مسروقة حسناً |
| Bu şey çalıntı değil dimi? | Open Subtitles | هذه الأشياء ليست مسروقة أليس كذلك؟ |
| çalıntı değil. | Open Subtitles | إنها ليست مسروقة. |
| Bunlar çalıntı değil. | Open Subtitles | هذه البضائع ليست مسروقة. |
| - Belki de çalıntıdır. - çalıntı değil. | Open Subtitles | على الأرجح أنها مسروقه - ليست مسروقة - |
| Bunlar çalıntı değil ki. | Open Subtitles | هذه ليست مسروقة |
| Bu tam olarak çalıntı değil, tamam mı? | Open Subtitles | انها ليست مسروقة بالتحديد ؟ |