| Ne güzel. Arkadaşlarımız burada değil. Gerçek bir çift gibi davranabiliriz. | Open Subtitles | واصدقائنا ليسوا هنا يمكنني ان نكون زوجين حقيقين ليس علينا الاختباء |
| Keşke gelebilsem ama güvendiğim ajanlar bu gece burada değil. | Open Subtitles | أتمنى ذلك، لكن العناصر الذين أثق بهم ليسوا هنا الليلة. |
| 17,18 fakat sadece burada değil, başka hastanelerde de incelendi. | Open Subtitles | سبعة عشر ، ثماني عشر لكنهم ليسوا هنا فحسب فى مشفيات أخرى أيضاً |
| Frank, senin için gelmediler. "Tuhaf Al" Yankoviç uçakta. | Open Subtitles | فرانك، إنهم ليسوا هنا من أجلك بل أجل الغريب يانكوفيك |
| - Ross ve Joey burada yoklar. Merasimi izleyebilirsin. - Sağ ol. | Open Subtitles | روس و جوى ليسوا هنا انت ممكن ان تشاهد الاستعراض |
| Bu adamlar buraya ödenmemiş park cezaları yüzünden gelmedi. Bunun farkındayım. | Open Subtitles | هؤلاء الرجال ليسوا هنا لعدم دفع غرامات المرور وإيقاف السيارات .. |
| Adamların burada değil mi? İşte, yalnız başınasın. | Open Subtitles | رفاقك ليسوا هنا الان انك بمفردك |
| Adamların artık burada değil. Tamamen yalnızsın. | Open Subtitles | رفاقك ليسوا هنا الان انك بمفردك |
| Onlar benim arkadaşım burada değil Biliyorum, onlar yalnız değildir, beni dinle | Open Subtitles | إنهم ليسوا هنا يا صاح - أعلم ، و هم ليسوا الوحيدين ، أنصت لي - |
| Allah'tan çocuklar burada değil. | Open Subtitles | حمدا لله أن الأطفال ليسوا هنا. |
| Sağlam arabamız ve yaşlı kısrağımız burada değil. | Open Subtitles | عربتنا الجيدة وفرسنا ليسوا هنا |
| Hayır, pis Almanlar burada değil! | Open Subtitles | كلا , الأعداء ليسوا هنا |
| Ailesi burada değil. Oturabilirsin. | Open Subtitles | إنهم ليسوا هنا حتى. |
| Onlar artık burada değil. | Open Subtitles | .هم ليسوا هنا بعد الآن |
| Buraya kedi için gelmediler. Kitabı istiyorlar! | Open Subtitles | هم ليسوا هنا من أجل القطة إنهم يريدون الكتاب |
| Ordaki adamlar bekarlığa veda oyunları oynamak için gelmediler ki buraya içki sorunlarını beslemek için burdalar. | Open Subtitles | هؤلاء الأشخاص ليسوا هنا للعب ألعاب العزوبية هم هنا ليحلوا مشاكلهم مع الشراب |
| Bana isimleri ve dava numaralarını verdi ama onları göremiyorum burada yoklar. | Open Subtitles | أعطاني أسماء وأعداد حالة لكنّي لا أراهم. هم ليسوا هنا. |
| Goa'uld burada yok ve bir süredir de gelmemiş gibi görünüyor. | Open Subtitles | يبدو ان الجواؤلد ليسوا هنا ولم يكونوا لبعض الوقت |
| Ama çocuklar evde değil. | Open Subtitles | لكن الأطفال ليسوا هنا و كان لدي بعض الأمل أن نمارس الحب هذه الليلة |
| Onlar cihat için burda değiller, para için burdalar. Ayrıca, kızın bize yanlış istihbarat verdiği ihtimalini de düşünmeliyiz, hatta belki en baştan beri. | Open Subtitles | أنهم ليسوا هنا من اجل الجهاد انهم هنا من أجل المال أيضاً , يجب علينا أن نضع بحسابنا أن كانت تغذينا بمعلومات خاطئة |
| Londra'da yataklarındaki beyler de burada olmadıkları için kendilerini şanslı sayacaklar. | Open Subtitles | أما السادة النائمين في لندن فعليهم أن يعتبروا أنفسهم ملعونين لأنهم ليسوا هنا |
| Evet Ama burada değiller. | Open Subtitles | اجل، ولكنهما ليسوا هنا إنهما في مكان آخر |